100 / ÂDİYÂT SÛRESİMekke'de inmiştir. 11 âyettir. 1Yemin olsun, harıl hani koşanlara, "Yemin olsun, harıl harıl koşanlara” kusurdan uzak Allahü teâlâ sabahleyin koşan atlara yemin etmiştir. Dabh atın koşarken çıkardığı sestir. Dabhan mahzûf fiili ile mensûbtur (tadbahu dabhan) ya da âdiyati ile mensûbtur, çünkü o da dolaylı olarak dabihat manasınadır ya da dabhan dâbihaten manasında hâl’dir. 2Çakarak ateş çıkaranlara, "Çakarak ateş çıkaranlara” kıvılcım çıkaranlara demektir. Îyrâ ateş (kıvılcım) çıkarmaktır, kadeha’z- zende fe-evra denir ki, çakmak çakarak ateş çıkarmaktır. 3Sabahleyin baskın yapanlara, "Baskın yapanlara” binicileri düşmana saldıranlara "sabahleyin” yani sabah vaktinde demektir. 4Orada toz koparanlara, "Orada koparanlara” o vakitte koparanlara "nak'an” toz koparanlara yahut ses çıkaranlara. 5Bununla bir topluluğun ortasına dalanlara ki, "Bununla ortasına dalanlara” o vakitte yahut saldırmakla veyahut tozla yani bunlarla beraber demektir, "Bir topluluğun ortasına” düşman topluluklarından bir topluluğun arasına demektir. Rivâyete göre aleyhis-salâtü ves-selâm Efendimiz bir atlı birliği gönderdi, aylar geçti, onlardan haber gelmedi; âyet bunun üzerine indi. Kasemin nefisler kemale erdikten sonra, fikirleriyle marifet nurlarını çıkardıktan sonra, heves ve âdetlere saldırdıktan sonra ve kutsal nurlar gibi şeyler göründükten sonra yapılmış olması da ihtimal dâhilindedir. Bundan bir şevk ve özlem meydana gelir ki, illiyyîn topluluklarından bir topluluğun arasına girerler. 6Şüphesiz insan Rabbine çok nankördür. (Şüphesiz insan Rabbine çok nankördür) kenûd kefûr manasınadır, bu da kenede’n-ni'mete künuden deyiminden gelir ki, nimete nankörlük etmektir. Ya da Kinde lehçesiyle âsidir yahut Mâlik oğulları lehçesiyle cimridir, demektir. Bu da kasemin cevabıdır. 7Gerçekten o elbette buna şahittir. "Gerçekten o elbette buna” yani insanın nankörlüğüne "elbette şahittir” kendi aleyhine şahitlik eder, çünkü eseri üzerinde görülmektedir ya da kusurdan uzan yüce Allah onun nankörlüğüne şahittir, demektir bu durumda onun için tehdit olur. 8Şüphesiz o hayır sevgisi için çok çetindir. "Şüphesiz o hayır sevgisi için” mal sevgisi için demektir, çünkü kusurdan uzan yüce Allah: "Eğer hayır bırakırsa” (Bakara: 180) buyurmuştur, mal manasınadır "çok çetindir” çok cimridir ya da güçlüdür, o hususta çok ileriye gider, demektir. 9Bilmez mi ki, kabirlerdeki deşildiği zaman, "Bilmez mi ki, deşildiği zaman” yeniden diriltildiği zaman "kabirlerdeki” ölüler, buhsire ve buhise de okunmuştur. 10Sinelerdeki tahsil edildiği zaman, (Tahsil edildiği zaman) defterlerde toplandığı yahut ayrıldığı zaman "sinelerdeki” hayır veyahut şer. Özellikle göğüslerdekinin (kalplerdekinin) zikredilmesi, onun asıl olmasındandır. 11Şüphesiz Rableri o gün kendilerinden elbette haberdardır. "Şüphesiz Rabbin o gün” o da kıyâmet günüdür (elbette haberdardır) açıkladıklarını ve gizlediklerini bilmektedir; ona göre onlara ceza verir. Önce mâ (fil kubur) deyip de sonra da "rabbehüm” demesi iki hâldeki durumlarının farklı olmasındandır (çünkü kabirlerde cansız ölüler olduğu için mâ edatını kullanmış, kıyâmette diriler oldukları için de akıllılar için hüm zamirini kullanmıştır). İnne” en” ve le-habir de lâmsız olarak okunmuştur. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'den: Kim Vel-âdiyati sûresini okursa, ona Müzdelife'de geceleyen ve Mina'da hazır bulunanların sayısının on misli kadar sevap verilir. |
﴾ 0 ﴿