110 / NASR SÛRESİ

Medîne'de inmiştir. 3 âyettir.

1

 Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,

"Allah'ın yardımı geldiği zaman” seni düşmanlarına gâlip kılacağı vakit geldiği zaman

"ve fetih” Mekke'nin fethi.

Şöyle de denilmiştir: Maksat Allah'ın mü'minlere her türlü yardımı, Mekke'nin ve diğer ülkelerin fethidir. Yardımın gerçekleşmesinden mecâzî olarak gelmesiyle tabir edilmesi, şunu bildirmek içindir ki, mukadderat ezelden kendi belli vakitlerine doğru yönelmektedir, ona yavaş yavaş yaklaşır. O yardımın da vakti yaklaştı; sen de onun gelmesini bekle ve şükrüne hazır ol.

2

 İnsanların Allah'ın dinine bölük bölük girdiklerini gördüğün zaman,

"İnsanların Allah'ın dinine bölük bölük girdiklerini gördüğün zaman” büyük kalabalıklar hâlinde, Meselâ Mekke, Tâif, Yemen halkları, Hevâzin ve diğer Arap kabileleri gibi.

Yedhulûne lâfzı hâl’dir, o zaman raeyte ebsarte (gördün) manasına olur ya da ikinci mef'ûldur, o zaman da alimte (bildin) manasma olur.

3

 Rabbini hamd ile tesbih et ve ondan istiğfar et. Şüphesiz o, tevbeleri çok kabul edendir.

"Rabbini hamd ile tesbih et” kimsenin aklına gelmeyen şeyleri sana kolaylaştırmasına taaccüp et, ona hamd et ya da nimetlerine hamd ederek onun için namaz kıl.

Rivâyete göre sallallahü aleyhi ve sellem Mekke'ye girince Mescid-i harâm'dan başladı, Kabe'ye girdi, sekiz rekat namaz kıldı.

Ya da Allahü teâlâ'yı zâlimlerin dedikleri şeylerden tenzih et ve sana olan vaadini gerçekleştirdiği için ona hamd et ya da Allahü teâlâ'yı ikram sıfatlarından dolayı överek ona celal sıfatları ile sena et.

"Ve ona istiğfar et” nefsini kırmak, amelini küçük görmek ve başkasına iltifat etmekle sadır olan zelleleri telâfi etmek için.

Aleyhis-salâtü ves-selâm Efendimiz'den: Şüphesiz ben bir gün ve gecede Allah'a yüz defa istiğfar ederim, dediği rivâyet olunmuştur. Ümmetin için istiğfar et, de denilmiştir. Tesbihin hamdten önce, sonra da hamdin istiğfardan önce gelmesi, Hâlik'tan halka doğru iniş istikametindedir. Nitekim: Hangi şeyi gördümse, mutlaka Allah'ı ondan önce gördüm, denilmiştir.

"Şüphesiz o, tevbeleri çok kabul edendir” mükellefleri yarattığı andan itibaren istiğfar eden için böyledir.

Bir çokları, sûrenin Mekke'nin fethinden önce indiği ve bunun sallallahü aleyhi ve sellem'in ölüm haberi olduğu görüşündedir. Çünkü onu okuduğu zaman Abbâs radıyallahü anh ağladı. Efendimiz aleyhis-salâtü ves-selâm da ona: "Niçin ağlıyorsun?” dedi. O da: Ölüm haberini kendin verdin, dedi. O da: Tam senin dediğin gibi, dedi. Belki de bu, da’vetin tamam olduğuna ve Dîn işinin kemale erdiğine delâlet etmesindendir. Çünkü Allahü teâlâ: "Bugün dininizi ikmal ettim” (Maide: 3) buyurmuştur. Bir de istiğfar emri ecelin yaklaştığını andırmaktadır. Bunun içindir ki, buna: Vedalaşma sûresi de denilmiştir.

Aleyhis-salâtü ves-selâm Efendimiz'den: Kim İza câe sûresini okursa, Allah ona Muhammed aleyhissalat vesselem ile Mekke'nin fethinde bulunanların sevabını verir. Allahü teâlâ Mekke'nin şerefini artırsın.

0 ﴿