113 / FELÂKMekke'de yahut Medîne'de inmiştir. 5 âyettir. 1De ki: Sığınırım sabahın Rabbine, (De ki: Sığınırım sabahın Rabbine) felak yarılan şeydir, yani yarılıp da ayrılan demektir, o da feal veznindedir, ism-i mef’ul manasınadır ki, mümkün olan şeylerin hepsini içine alır. Çünkü Allahü teâlâ yokluk karanlığını ondan eşyayı var etmekle yardı, özellikle bir asıldan çıkanları Meselâ pınarlar, yağmurlar, bitkiler ve evlâtlar gibi. Felak örf icabı sabaha hâs bir durumdur, bunun içindir ki, öyle tefsir edilmiştir. Özellikle sabahın seçilmesi onda hâl değişmesi, gecenin vahşetinin nûr sevinciyle yer değiştirmesi ve kıyâmet gününün başlangıcını andırmasından dolayıdır ve şunu da akla getirmektedir ki, gecenin karanlığını bu âlemin üzerinden kaldırmaya gücü yetenin, korktuğu şeyden kendine sığınanı korumaya da gücü yeter. Rabb lâfzı burada Allahü teâlâ’nın diğer isimlerinden daha etkilidir, çünkü zararlı şeylerden korumak terbiyenin (Rabliğin) ta kendisidir. 2Yarattığı şeylerin şerrinden. "Yarattığı şeylerin şerrinden” sığınılacak şeylerden özellikle yaratma âleminin seçilmesi, şerrin onda odaklanmasındandır; çünkü emir âleminin hepsi hayırdır. Halk âleminin bazı şerri seçime tâbi olup da kişide kalanı ve diğerine geçeni de vardır, doğal olanı da vardır, Meselâ ateşin yakması, zehirin helâk etmesi gibi. 3Karardığı zaman gecenin şerrinden, (Gecenin şerrinden) karanlığı koyulaştığı zaman gecenin şerrinden, bu da "gecenin karanlığına kadar” (İsra: 78) deyiminden gelmektedir. Ğasak maddesinin aslı dolmaktır, ğasakatil aynü denir ki, göz yaşla dolmaktır. Akmak manasına da denilmiştir. Gasakul leyl karanlığının dökülmesi (boşalması), ğasakul ayn de gözyaşının akmasıdır. (Karardığı zaman) karanlığı her şeyin içine girdiği zaman. Özellikle gecenin seçilmesi, zararın onda çok olup def’inin zor olmasındandır. Bunun içindir ki, gece helâki en iyi gizleyendir, denilmiştir. Şöyle de denilmiştir: Ğâsik'tan maksat aydır, çünkü o tutulur, ışığı gider, kararması da tutulmaya başlamasıdır. 4Düğümlere üfüren kadınların şerrinden. "Düğümlere üfüren kadınların şerrinden” büyü yapan, ipliklere üfüren ve onların üzerinde nefes eden nefislerin veyahut büyü yapan kadınların şerrinden demektir. Nefs (peltek se ile) maddesi hafif tükrükle üfürmektir. Özellikle bu deyimin seçilmesi şunun içindir; çünkü bir Yahûdî, sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz'i bir ok yayına on bir düğüm çalarak büyüledi ve onu da bir kuyuda gizledi. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem hastalandı, bunun üzerine Muavvizetan sûreleri indi. Cebrâîl aleyhisselâm ona büyünün yerini haber verdi. O da Hazret-i Ali'yi gönderdi. O da onu getirdi, Efendimiz de bu iki sureyi onların üzerine okudu. Her âyeti okudukça bir düğüm çözüldü ve kendinde biraz hafiflik hissetti. Bu, kâfirlerin, o büyülenmiştir, sözlerinin doğru olduğunu göstermez. Çünkü onlar sihir vasıtasıyla onun deli olduğunu murat etmişlerdir. Şöyle de denilmiştir: Düğümlere üfürmekten maksat, kadınların erkeklerin kararlarını bozmalarıdır. Bu da düğüme hafif tükürmekle üfürerek yumuşatıp çözümünü kolaylaştırmak işinden istiare edilmiştir. En-neffâsâti diyerek mâ'rife kılması bu şekilde bütün üfürenlerin kötü olduğunu göstermek içindir; ğâsık ve hâsid ise öyle değildir (hepsi kötü değildir). 5Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden, "Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden” hasedini açığa vurup gereğini uyguladığı zaman demektir. Çünkü daha öncesi, haset edilene zarar vermez; bilâkis kendisinde kalır, çünkü karşı tarafın sevinmesiyle üzülür. Özellikle bu üçün seçilmesi şunun içindir; çünkü insanın hatta hayvanın başkasına zarar vermesinde asıl olan bunlardır. Ğâsık'tan nurdan ve benzeri şeylerden boş olanı murat etmek de câizdir, Meselâ kuvvetler gibi, neffasat'tan da bitkileri murat etmek gibi. Çünkü bitkilerin kuvveti onların uzunluk, en ve derinliklerine etki eder, sanki üç düğüm çalmış gibi olur. Hased edenden de hayvanı murat etmek de câizdir; çünkü o da genellikle başkasına zarar vermek için yanındaki şeyi kıskanarak yapar. Belki de bunların (cansızların, bitkilerin ve hayvanların) ayrı olarak zikredilmesi, bunların zarara yakın sebepler olmasındandır. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bana iki sûre indirildi ki, daha onların benzeri indirilmemiştir. Sen o ikisinden Allah katında daha sevimli ve onu daha çok râzı edici iki sûre okuyamazsın, bunlar da Muavvizeteyn (Felak ve Nâs) sûreleridir. |
﴾ 0 ﴿