143

Ve işte böylece, sizleri doğru yola hidâyet ettiğimiz gibi; sizleri -Ey Ümmet-i Muhammed- vasat, en hayırlı ve adâletli olan ümmet kıldık ki, insanlar üzerine Kıyâmet gününde peygamberlerinin onlara tebliğ yaptığı hakkında şahitler olasınız. Ve peygamberler de sizlerin üzerinize, onun (Hazret-i Muhammed'in) size tebliğ yaptığı hakkında şahit olsun. Ve senin evvelce tarafına müteveccih olduğun ciheti-Ka'be'dir- şimdi senin için kıble kılmadık. Resûlüllah (sallalahü aleyhi ve sellem) önceden Kâ'be’ye doğru namaz kılardı. Hicret ettiğinde ise, Yahûdilere karşı bir yumuşaklık olsun diye Beyt-i Makdis'e yönelmekle emrolundu. O tarafa doğru onaltı ya da onyedi ay namaz kıldı. Sonra kıble, Ka'be'ye çevrildi. Ancak Rasül'e kimlerin tâbi olacaklarını ve tasdik edeceklerini gerisin gerisine döneceklerden dinde bir şüphesi olduğundan ve Resûlüllah’ın Allah'ın emrinden bir hayret içinde olduğu hakkında zanlaından dolayı tekrar küfre döneceklerden, açık bir bilgi ile bilelim diye yaptık. Bundan dolayı bir grup insan tekrar dinden çıkmıştı.

Gerçekten bu (kıbleye tekrar geri dönülmesi) büyük bir iştir insanların üzerine zorlayıcı bir yüktür. Ancak Allah'ın onlardan hidâyet ettiği kişiler üzerine değil. Ve Allah sizin îmanınızı Beyt-i Makdis'e dönerek kıldığınız namazınızı elbette zayi edecek değildir. Bilâkis bunun üzerine sizi sevaplandırır, Çünkü bu âyetin sebeb-i nüzulü kıble değiştirilmezden evvel ölen kişilerin durumundan sual edilmesidir. Şüphe yok ki, Allah insanlara mü'minlere, onların amellerini zâyi etmeme hususunda Raûf'dur, Rahîm'dir.

Gerçekten“ in“ harfi İnne'den muhaffe olup ismi mahzûftur.

143 ﴿