286

Bundan önceki âyet nâzil olduğunda mü'minler vesveseden şikâyet edip ve vesveseden dolayı da hesaba çekilmek üzerlerine ağır gelince bu âyet-i kerîme nâzil oldu.

Allahü teâlâ bir kimseye vüs'atinden o kişinin kudretinin kapsadığından (gücü yettiğinden) başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayırdan olan şey, sevab kendi lehinedir. Ve şerden kazandığı şey onun vebali kendi aleyhinedir. Hiçbir kimse başkasının günahından ve nefsinin onunla vesveselenip te yapmadığı şeyden dolayı hesaba çekilmez.

Deyiniz ki, ey Rabbimiz! Eğer biz unuttuk yâ da hata ettik ise bir kasıt olmaksızın doğru olanı terk ettikse, bizden evvelkileri bununla hesaba çekdiğin gibi bizi de azapla yargılama! Allahü teâlâ şu zikredilenleri bu ümmetten kaldırdı.

Ey Rabbimiz! Bize taşıması bize ağır gelen yük yükleme. Tıpkı bizden öncekilere Beni İsrâil’e, tevbede kendini öldürmelerini, zekâtta malın dörtte birini vermelerini, elbisenin pislenen yerini kesmelerini yüklediğin gibi.

Ey Rabbimiz! Bizim için kendisinde takat kuvvet bulunmayan şeyi yükleri ve imtihanı bize yükleme. Ve bizden af buyur günahlarımızı sil. Ve bizim için mağfiret buyur ve bizlere merhamet buyur. Rahmet işinde, mağfiret işinin üzerine bir ziyâdelik vardır. Sen bizim Mevlâmızsın seyyidimiz ve bütün işlerimizin mütevellisisin. Artık kâfir olan kavimler üzerine bize delili sunmak, onlarla olan savaşta gâlip olmakla yardım et. Çünkü efendinin kölelerine, düşmanlara karşı yardım etmesi onun şânındandır. Bir Hadis-i Şerifte rivâyet olundu ki: ”Bu âyet nâzil olup Rasûlüllah (sallalahü aleyhi ve sellem) bu âyeli okuduğunda ona “yapmış olduğun her şeye bunu tâbi kıl“ denildi.

286 ﴿