58Muhakkak Allahü teâlâ size emrediyor ki: Emânetleri emânet edilen hakları ehline veriniz. Bu âyet-i kerîme, Hazret-i Ali'nin, Kabe'nin anahtarını, oranın anahtarcısı olan Osman b. Talha El Hacbi'den, elini sıkarak aldığında nâzil oldu. ki, Rasûlüllah (sallalahü aleyhi ve sellem) fetih günü, Mekke'ye gelmiş (anahtarı istemiş) ve el Hacbi ise onu menetmişti. El Hacbi dedi ki: Eğer onun Allah'ın elçisi olduğunu bilseydim onu katiyen men etmezdim. Sonra Rasûlüllah (sallalahü aleyhi ve sellem) kendisine verilmesini emretti, Hazret-i Ali de dedi ki: Bunu ebedi olarak al. Osman b. Talha el Hacbi ise bundan dolayı hayrete düştü. Hazret-i Ali de ona bu âyeti okudu. O da hemen müslüman oldu. Osman b. Talha, ölüm anında Kabe'nin anahtarını kardeşi Şeybe'ye verdi. Sonra ise anahtar onun oğlunda kaldı. Bu âyeti kerîme, her ne kadar hâs bir sebep üzere inmişse de çoğul sığası karinesiyle, umumiliği itibara alınmıştır. Ve insanların arasında hüküm edince sizlere adâletle hükmetmenizi emrediyor, Şüphe yok ki, Allahü teâlâ bununla, emanetleri yerine vermek ve adâletle hükmetmekle size ne güzel öğüt veriyor. Şüphe yok ki, Allahü teâlâ denileni bi-hakkın işitici yapılanı da bi-hakkın görücüdür. “Nıimmâ” lâfzında “ niğme ” lâfzının mim’inin, nekire-i mevsûfe olan“ mâ” lâfzının mim’ine idgamı vardır. |
﴾ 58 ﴿