102

 Ey Resûlüm Muhammed! Sen içlerinde hazır olup da ve onlar da düşmanlardan korkuyorlarsa, onlara namaz kıldıracağın zamanonlardan bir zümre seninle beraber namaza dursun ve diğer taife geride kalıp ve onlar seninle beraber kâim olan taife, onlarla beraber silahlarını alsınlar. Bunlar secde edince, namaz kılınca, o diğer taife arka tarafınızda bulunsunlar, namazı kılıncaya kadar himaye eder ve sonra himaye edilen o taife gider ve namazı kılmamış olan diğer bir zümre de gelsin seninle beraber namazı kılsın ve ihtiyat tedbirlerini ve siz namazı kılıncaya kadar beraberlerinde silahlarını da alıversinler. Rasûlüllah (sallalahü aleyhi ve sellem) Batn-ı Nahle denilen yerde bu şekilde muamelede bulunmuştur. (Buhan ve Müslim rivâyet etti.)

Kâfir olan kimseler arzu ederler ki, namaz kıldığınız vakit silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gafil bulunasınız da sizin üzerinize, saldırıp sizi yakalayarak bir baskın ile baskında bulunuversinler.

Bu son cümle, silah edinilmesiyle emredilmesinin illetidir. Ve eğer size yağmurdan bir eziyet var ise veya siz hasta bulunmuş iseniz silahlarınızı bırakmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur. O zaman o silahları taşımayınız. Bu âyet, bir özür bulunmadığı anda, onların taşınmasının vacip olduğunu ifâde eder. Bu İmâmı Şâfı'nin iki kavlinden birisidir. İkincisi ise; onun taşınması sünnettir. Ve bu kavil tercih edilmiştir.

Ve düşmandan ihtiyat tedbirinizi alınız, gücünüz yettiği kadar, o düşmandan sakınınız. Şüphe yok ki, Allahü teâlâ kâfirler için hakaret verici olan, ihanet sâhibi olan bir azap hazırlamıştır.

102 ﴿