83 - MUTAFFİFÎN SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle başlarım.

1

Ölçü ve tartıyı eksik yapanların vay hâline! Veyl; azap ifade eden bir kelime veya cehennemdeki bir vadinin ismidir.

2

Ki, insanlardan ölçüp aldıklarında, ölçüyü tam yaparak alırlar.

3

Fakat onlara onlara vermek için ölçtükleri veya onlara onlara vermek için tarttıkları vakit ölçüyü veya tartıyı eksik yaparlar.

4

Âyetin tefsiri için bak:5

5

Acaba bunlar öldükten sonra büyük bir gün için büyük bir günde -ki, o da Kıyâmet günüdür- diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?

Âyet-i kerîme’de geçen istifham azarlama ifade etmektedir.

6

O gün insanlar âlemlerin bütün mahlûkatın Rabbinin emri, hesabı ve cezası için kabirlerinden kalkacaklardır.

Âyet-i kerîme’de geçen “yevm” kelimesi önce geçen “ Liyevm” kelimesinin mahallinden bedeldir. Onu nasbeden âmil ise “ meb’usun“ dur.

7

Gerçek ki, kâfirlerin defteri amel defterleri Siccîn'dedir. Bir görüşe göre siccin; kâfirlerin ve şeytanların amellerini bünyesinde barındıran bir kitaptır. Bir görüşe göre ise, bu yedinci kat yerin en alt kısmıdır. Burası da İblis ve askerlerinin bulunduğu yerdir.

8

Siccin kitabının ne olduğunu sana ne bildirdi?

9

Yazılmış mühürlenmiş bir kitaptır.

10

O gün vay hâline yalancıların!

11

Ki, onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

Âyet-i kerîme’de geçen ”ellezîne “ “mukezzibin” kelimesinden bedel veya atf-ı beyandır.

12

Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün kimseler yalanlar.

Âyet-i kerîme’de geçen ”esim” mübalağa sıgasıdır.

13

O'na âyetlerimiz, Kur’ân okununca, “ eskilerin masalları eskiden yazılmış hikâyeler “ der.      

Âyet-i kerîme’de geçen ”esâtir “ usture veya istâre kelimesinin çoğuludur.

15

Hayır, Bu söz onları bu şekilde konuşmaktan men ve tehdit etmektedir. Doğrusu onların kazandıkları günahlar pas gibi olup kalplerinin üzerine gâlip gelip kaplamış ve pas bağlamıştır.

16

Gerçek ki, onlar, o Kıyâmet günü Rablerinden perde arkasında kalacaklar. O'nu göremeyeceklerdir.

17

Sonra muhakkak onlar yakıcı ateşe gireceklerdir.

18

Sonra kendilerine, “İşte o sizin yalanlayıp durduğunuz azâb budur denilecektir.

19

Hiç şüphe yok ki, iyilerin îmanlarında sadık olan mü'minlerin amel defterleri İlliyyun'dadır. Bir görüşe göre bu, meleklerden; ins ve cinlerin îman etmiş olanlarından sudur eden hayır amellerinin bulunduğu bir kitaptır. Bir görüşe göre ise Arşın altında olan yedinci kat semada bir yerin adıdır.

20

İlliyyûn'un ne olduğunu sana ne bildirdi?

21

O, yazılmış mühürlenmiş bir kitaptır.

22

Ki, ona, mukarrebun melekleri şâhid olurlar.

23

Şüphesiz ki, iyiler, Naîm cennetindedirler.

24

Koltuklar üzerinde kendilerine verilen nimetlere bakarlar.

Yüzlerinde nimetin parıltısını ve güzelliğini tanırsın.

25

Onlara kalpleri üzerine mühür vurulmuş mührünü ancak kendilerinin açabileceği, kirlerden arındırılmış halis bir şarap sunulur.

26

 O’nun sonu misk-ü anberdir. Yani içiminin sonunda ondan misk kokusu yayılır. Artık imrenenler buna imrensin de Allah'a itâat etme uğrunda yarışmaya heveslensinler.

27

Katığı ona karıştırılan şey ” tesnîmdir.

28

Yüce Allah” Tesnim “i şöyle açıkladı: Bir çeşme ki, ondan mukarreb kullar içer. Veya onunla mukarreb kullar keyiflenir.

Âyet-i kerîme’de geçen “ Ayn” kelimesi mukadder emdehu fiili ile mansûbdur. Âyet-i kerîme’de geçen “ Ba “ya, min mânâsındadır veya Yeşrebu fiili Yeltezzu mânâsını tazmin ederek ”Ba” kendi mânâsında kullanılmıştır.

29

Gerçek, Ebû Cehil ve benzeri gibi o mücrim kâfirler, îman eden Ammar, Bilal gibi ve diğer îman edenlere onlarla alay ederek gülüyorlardı.

30

Onlar mü'minler yanlarından geçtikleri vakit, o günahkârlar mü'minleri gösterip alay etme maksismiyle kirpik ve kaşlarıyla kaş göz işareti yaparlardı.

31

Evlerine döndükleri vakit, mü'minleri anmaktan zevk duyarak hoşlanarak dönerlerdi.

Âyet-i kerîme’de geçen “fakihiyn“ Bir kırâatte Fekihiyn şeklinde okunmuştur.

32

Onları mü'minleri gördüklerinde, “İşte bunlar, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e inandıkları için hiç şüphesiz şaşkındırlar“ diyorlardı.

33

Bunun üzerine Allahü teâlâ : “ hâlbuki kendileri kâfirler onların o mü'minlerin üzerine veya amellerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi. Ki, onlara, faydalarına olan şeyleri göstersinler.

34

İşte bugün Kıyâmet gününde îman edenler de, kâfirlere gülecekler.

35

Cennette koltuklar üzerinde makamlarından azap çekmekte olan kâfirlere bakacaklar. Dünyada kâfirler mü'minlere güldüğü gibi, bugün de mü'minler onlara güleceklerdir.

36

Nasıl, kâfirlere yaptıklarının cezası verildi mi? Evet verildi.

0 ﴿