89 - FECR SÛRESİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle başlarım.

1

Sabaha her günün sabahına yemin ederim!

2

Ve on geceye, Zilhicce'nin on gecesine,

3

 “Çift ”e ve “ tek ”e de.

Âyet-i kerîme’de geçen ”el-Vetr” lâfzı, vav'ın fethası ile de, kesresi ile de okunmuştur. Fetha ve kesre bu kelimede iki ayrı lugattırlar.

4

Gelip geçici olarak çöktüğü demde geceye de yemin ederim!

5

Nasıl bu yeminde izan, akıl sâhibi için bir yemin (değeri) var, değil mi? Kasemin cevabı hazfedilmiştir. Yani ey Mekke kâfirleri! Öldükten sonra elbette diriltileceksiniz!

6

Ey Resûlüm Muhammed! Görmedin mi bilmedin mi Rabbin nasıl yaptı Âd milletine?

7

O direkli uzunlu İrem'e! Bunlar birinci Âd kavmidir. İçlerinden uzun olanların boyu dört yüz arşın idi.

Âyet-i kerîme’de geçen “ İrem” lâfzı, atf-ı beyan yahut bedel olup alemiyyet ve tenis dolayısıyla gayr-i munsariffir.

8

Ki, o beldeler içinde, onların yakalamalarında ve onların kuvvetlerinde bir misli daha yaratılmamıştı.

9

Ve Vâd i'de, Vâd ilkura'da kayaları oyan ve onları kendilerine evler edinen Semûd kavmine!

Âyet-i kerîme’de geçen ”es-Sahr” lâfzı, “sahratün” kelimesinin çoğuludur.

10

Ve kazıklı Fir’avun'a yere dört kazık çakar ve cezalandıracağı kimseyi ellerinden ve ayaklarından o kazıklara çakardı.

11

Ki, bunlar memleketlerde azgınlık etmişlerdi, zorbaca davranmışlardı.

12

Böylece oralarda fesadı, adam öldürmeyi ve diğer bozgunculukları çoğaltmışlardı.

13

Bunun üzerine Rabbin de onların üstüne azâbın türlüsünü döküverdi.

14

Şüphesiz senin Rabbin, sürekli gözetlemektedir. Kullarına yaptıklarının karşılığını vermek için, onların yaptıklarını sürekli gözetler ve onlardan hiç bir şey O’nun gözünden kaçmaz.

15

Fakat insan kâfir ne zaman Rabbi kendisini imtihan edip, sınayıp ona mal ve başka şeyle ikramda bulunur ve nimetlendirir ise, “Rabbim bana ikram etti “ der.

16

Ama ne zaman Rabbi onu imtihan edip de rızkını sıkarsa daraltırsa, o vakit de “Rabbim bana ihanet etti “ der.

17

Hayır hayır! Muhatabı düşüncesinden men edatıdır. Yani ikram zenginlik ile, ihanet de fakirlik ile ölçülmez. Olsa olsa, itâat ve isyan ile ölçülebilir. Fakat Mekke kâfirleri bunuanlayamazlar. Aksine onlar, yetime ikram etmiyorlar. Zengin olmalarına rağmen ona iyilikte bulunmuyorlar. Yahut ona mirastaki hakkını vermiyorlar.

18

Yoksulu doyurmaya da ne kendilerini ve ne de başkalarını teşvik etmiyorlar.

19

Mirası da hak gözetmeden aşırı bir şekilde yiyorlar. Çünkü onlar, mirastan payları olmasına rağmen, kadınların ve çocukların paylarını da kendilerine alıyorlardı.

20

 Malı da bütün güçleriyle, pek çok seviyorlar. Bundan dolayı da onu infak etmiyorlar.

Bir kırâatte yukarıdaki dört fiil de muhatab sigasıyla okunmuştur.

21

Hayır hayır! Onları, bu davranışlarından vazgeçirme edatıdır. Ne zaman ki, yer parça parça dökülür, üzerindeki her yapı yıkılıp ortadan kayboluncaya kadar sallanır.

22

Rabbin O’nun emri gelip melek, melekler saf saf olursa hepsi bir sıraya dizilmiş olarak yahut birçok saf oluşturmuş olarak.....

Âyet-i kerîme’de geçen “saffen, saffâ “ hâldir.

23

O gün cehennemde yetmiş bin yular ile kumanda edilerek, her yular yetmiş bin meleğin ellerinde, uğultu ve fokurtu sesleri arasında getirilir.

O gün insan kâfir, yaptığı yanlışlığı (bütün günahlarını) hatırlar. Ama ona hatırlamanın ne faydası var? Ona bu hatırlamanın hiç bir faydası olmaz.

Âyet-i kerîme’de geçen “yevme ” lâfzı, “İzâ”Ve cevabından bedeldir. Ayrıca istifham da olumsuzluk mânâsındadır.

24

Bu hatırlamasıyla beraber “ Ah keşke âhiretteki o güzel ve hoş hayatım için yahut dünyada hayatta olduğum vakit, hayırlı amel ve îman takdim etseymişim!“ der.

Âyet-i kerîme’de geçen “ya”Tenbih içindir.

25

Artık o gün, onun Allah'ın azâbı gibi kimse azap edemez. - Zal'ın kesresi ile-

26

Aynı şekilde O’nun vurduğu bağ gibi de kimse bağ vuramaz. -Sa'nın kesresi ile-

“yüazzibü”Ve “ yûsikü “ Lâfızları, bir kırâatte zal'in ve sa'nın fethası ile okunmuşlardır. Bu durumda “ Azâbehü”Ve ”Vesâkehû”lâfızlarındakl zamir, kâfire râcidir. Buna göre mânâ şöyledir: “Ona edilen azap gibi kimseye azap edilmez ve ona vurulan bağ gibi kimseye bağ vurulmaz “

27

“ ey huzurlu güvenlik içindeki nefis! -ki, o da îman etmiş olan nefistir-

28

Dön Rabbine! Bu, ona ölüm esnasında söylenecektir. Yani, dön O’nun emrine ve iradesine doğru. Sevabından râzı olarak, Allah katında amelinle rızaya erdirilmiş olarak! Yani bu iki vasfı bir araya toplamış olarak!“

Âyet-i kerîme’de geçen “Râd ıyeten”Ve “ mardıyyeten”lâfızlarıhâldirler.

29

Ve Kıyâmet günü ona şöyle denilecek: Haydi! Benim sâlih kullarımınarasına (zümresine) gir!

30

Onlarla beraber gir cennetime!“

0 ﴿