95 - TÎN SÛRESİMekke devrinde nâzil olup, 8 âyeti kerîmedir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle başlarım. 1İncire, zeytine yenen bu iki yemişe veya bu iki yemişi bitiren Şam'daki iki dağa, 2Üzerinde yüce Allah'ın Mûsa (aleyhi's-selâm) ile konuştuğu Sina dağına. Sînin, bereketli veya meyveli ağaçlarla donanmış güzel olan şey demektir. 3Bir de şu emin belde'ye Mekke'ye yemin ederim ki, Mekke'ye emin belde denilmiştir. Çünkü orada insanlar gerek cahiliye devrinde olsun, gerekse İslâm devrinde olsun emniyet ve selâmet içinde idiler. 4Gerçekten biz insanı, nev’inin suretini en güzel bir biçimde yarattık. 5Sonra onun bazı fertlerini aşağıların en aşağısına çevirdik. Bu, fazla ihtiyarlıktan ve zaaftan kinayedir. Bu zaman mü'minin ameli, gençlik zamanına nisbetle noksanlaşır. Bununla beraber ona yine gençliğindeki ibâdet sevabı verilir. 6Zira Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurmaktadır: Ancak îman edip de sâlih ameller işleyenler müstesna! Onlar için bitip tükenmeyen kesilmeyen ecir vardır. Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Mü'min ihtiyarlık devrinde, amel yapmaktan âciz kalacak bir hâle ulaştı mı ona evvelce yaptığı amelin sevabı kadar sevap yazılır". 7O hâlde ey kâfir! Bütün bu anlatılan şeylerden sonraAllahü teâlâ'nın, insanı en güzel bir surette yaratıp, sonra onu, tekrar diriltmeye kudreti olduğunu gösteren, en rezil, kötü ömre çevirmesinden sonra, sana ba's ve hesaptan sonra olacak olan cezayı inkâr ettiren nedir? Yani bunları yalanlayıcı olmaya seni iten nedir? Oysa onu (seni) buna iten bir sebep yoktur. 8Allah hâkimlerin hâkimi değil mi? Yani O hüküm verenlerin en doğru ve geçerli hüküm verenidir. Ceza hükmü de bu kısımdandır. Hadis-i şerif: “Kim Vet'tîni'yi sonuna kadar okursa: Belâ ve ene âlâ zâlike mineş-şâhidîn / Evet, ben de buna şahitlik edenlerdenim, desin". |
﴾ 0 ﴿