58

"Hatırlayın o zamanı ki şöyle demiştik:

- Bu kasabaya (Kudüs'e) girin; oradaki nimetlerden dilediğinizce bol bol yeyin. Kapıdan secde ederek girin ve "hıtta" deyin. Biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyilik edenlerin sevablarını artıracağız."

A- "Hatırlayın o zamanı ki şöyle demiştik:

- Bu kasabaya girin; oradaki nimetlerden dilediğinizce bol bol yeyin."

Bu, Allah tarafından bahşedilmiş bir başka nimeti ve buna karşı onların atalarının nankörlüğünü hatırlatmaktır. Yani âdeta şöyle buyrulmaktadır:

"- Biz, atalarınızı Tih Çölünden kurtardıktan sonra onlara şöyle dediğimizi hatırlayın!"

"Bu kasaba / fi âzihi‘l- karye" den murad, Beytü'l-Makdis mevkii veya Eriha beldesidir. Bu da delâlet ediyor ki, İsrâiloğullarına emredilen, ikamet etmek veya yerleşmek üzere o kasabaya girmeleridir. Nitekim A'râf sûresinin meâlini aşağıda bulacağınız 161. âyetinde şöyle buyrulur:

B- "O vakit onlara şöyle denmişti:

- Bu kasabada sakin olun (yerleşin) ve onun ürünlerinden eklediğinizce yeyin. Ve hıtta deyin. Kapıdan secde ederek girin. Biz de sizin hatalarınızı bağışlayakm. Biz iyilik edenlerin (sevab ve nimetini) artıracağız."

C- "Kapıdan secde ederek girin ve hıtta tün deyin."

Yani karyenin (şehir, kasaba) kapısına... Bu mânâ onların Mûsâ zamanında Eriha beldesine girdikleri rivâyetine göredir. Nitekim Mâıde suresinde gelecektir. Yahut namaz kılarken yöneldikleri Kubbe (Kurban Kayası / Sahretü'z Zebâih) kapısıdır. Çünkü İsrâiloğulları, Mûsâ zamanında Beylü’l - Makdis'e girmediler.

Secde ederek, yani tevazu göstererek, saygı ile eğilerek, yahut Allah'ın onları Tih Çölü'nden kurtardığına şükrederek...

"Hıtta" Arapça "hatt" mastarından türemiş bir kelime olup yükü yıkmak ve mecazî olarak boyunlardaki vebali indirmek için duada bulunmak demektir. Başka bir ifadeyle bu kelime üç anlamda da kullanılmış olabilir. Şöyle ki:

1- Bizim dileğimiz Senin mağfiretindir;

2- Senin şânın mağfirettir;

3- Bizim işimiz, yüklerimizi indirip burada ikamet etmektir.

D- "Biz de sizin hatalarınızı bağışlayakm (mağfiret edelim), Biz iyilik eden herlerin (muhsin) sevabını artıracağız."

Secde ve dualarınız sebebiyle Biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. Görüldüğü üzere Allah'ın (celle celâlühü) emirlerini yerine getirmek, günahkârlar için tevbe sayılmakta; iyilik edenler (muhsin) için de mükâfatlarının artırılmasına sebep olmaktadır. Bu son cümlenin cevap değil de va'd şeklinde olması da bize bildiriyor ki, muhsınin maksadı hep iyiliktir. O iyilik yaptığı zaman karşılığı kat kat verilir.

58 ﴿