79

"Vay o kimselerin hâline ki kendi elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel (semen-i kalîl) karşılığında satmak için,

- Bu, Allah katındandır! derler.

Kendi elleriyle yazdıklarından vay onların hâline! Kazandıklarından da vay hâhne onların!"

A- "Vay (Veyl) o kimselerin hâline ki..."

Veyl kelimesinin anlamı konusunda değişik görüşler vardır. Şöyle ki:

1- Haki el-Ezdî'ye göre "veyl", şiddetli şer demektir.

2- Abdülmelik Asmaî'ye (radıyallahü anh) göre "veyl", fecaat (el-tefeccu'); "vayh", ise rahmet (terahhum) dilemek için söylenir.

3- Sîbeveyh'e göre "veyl", helâke uğramış; "vayh" ise, helake uğramak üzere olan kimseyi uyarmak için söylenir

4- "Veyl", bir üzüntü (el-hüzn) ifadesi olarak kullanılır.

5- "Veyl", beddua; vayh ise, rahmet dilemek için kullanılır.

6- İbn Abbâs'a (radıyallahü anh) göre "veyl", acıklı azap (azabü'l-elîm) demektir.

7- Süfyan el-Sevrî'ye göre "veyl", cehennem ehlinin yaralarından akan irinlerdir.

8- Ebû Said el-Hudrî nin (radıyallahü anh) Peygamberimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet ettiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

"Veyl, cehennemde bir vadidir; kâfir, kırk yıl yuvarlanır; daha onun dibine varamaz."

9- Said b. el-Müseyyeb de (radıyallahü anh) diyor ki:

"Veyl, cehennemde öyle bir vadidir ki, dünyadaki dağlar, içinden geçirilse, onun sıcaklığının şiddetinden hepsi erir."

10- İbn-ı Büreyde de diyor ki: "Veyl, kan ve irin dağıdır."

11- "Veyl", cehennemde bir kuyudur (sahrîcü fî cehennem)

12- e'z-Zehrâvî'ye göre "veyl", cehennem kapılarından biridir.

B- "...Kendi elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel (semen-i kalil) karşılığında satmak için,

"- Bu, Allah katındandır!" derler."

Kendi elleri ile yazdıkları kitap, tahrif edilmiş (el-muharref) kitaptır ya da o Yahudi hahamlarının yazdıkları batıl açıklamalardır (e't-te'vilât).

"Elleriyle" denilmesi, yazmaktan mecazî bir mânâ kastedilmediğini te'kid içindir.

Rivâyet olunuyor ki, Peygamberimiz Medine'ye geçince, Yahudi âlimleri (ahbare'l-yahûd) gelirlerinin kesilmesinden ve riyasetlerinin zevalinden endişe etmeye başladılar. Bundan dolayı da aşağı tabaka Yahudileri, (esâfîl-i yahûd) Peygamberimize imândan alıkoymak için çareler düşünmeye başladılar. Bunun için de Peygamberimizin Tevrat'taki vasıflarını tahrif etmeye yöneldiler. Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sıfatı (sıfatu'n-nebî) Tevrat'ta şöyle tarif ediliyordu:

"Güzel yüzlü (hüsnü'l-vech), güzel saçlı (hüsnü'ş-şa'r), kara gözlü (ekhalü'l-a'yneyn), orta boylu (reb'a'tü'l-kaâme)."

Onlar, bu vasıfları değiştirip yerlerine şunları yazdılar: Uzun boylu, mavi gözlü, düz (kıvırcık olmayan) saçlı. Avamdan (sefele) Yahudiler, bu konuyu kendilerine sordukları zaman, Tevrat'ta bulduklarının aksine kendi elleriyle yazdıklarını onlara okuyorlardı. Onlar da bu vasıfların, Peygamberimizin vasıflarına uymadığını görüyorlar ve bu yüzden de Peygamberimizi yalanlıyorlardı.

"Sümme / sonra" kelimesi, mertebe sonrahğı içindir. Çünkü tahrif edilen ve bâtıl bir şekilde yapılan tevilleri açıkça Allah'a isnad etmek, tahrif ve tevilin kendisinden daha çirkin ve ağır bir suçtur.

"Semen-i kalil / az bir bedelden maksat, o Yahudi ahbarının, bu tahrif ve tevil karşılığında kendi nefisleri için temin ettikleri menfaatler ve riyasetlerdir. Muavaza akitlerinde satın alman mal maksud veya amaçtır; onun karşılığında verilen bedel (semen) ise bir vesiledir. Bu âyette ise bilakis karşılık olarak alınan şeye semen (bedel) denmesi, onların bu İşte, gerekenin aksini yaptıklarını ifade etmek içindir. Nitekim onlar, maksûd olan şeyi vesile ve vesile olan şeyi de maksûd yapmışlardır.

İşte o Yahudi ahbarının veya bilginlerinin bu yoldan ekle ettikleri riyaset ve menfaatlere "az bir bedel" denmiştir. Çünkü bu menfaatler ve riyasetler, haddi zatında büyük olsa da, onlar sebebiyle uğrayacakları ebedî azaba göre azların azıdır.

C- "Kendi elleriyle yazdıklarından vay onların haline! Kazandıklarından da vay haline onların!"

Daha önceki cümle, burada tekid için tekrar edilmiştir. Daha önceki cümlede işaret edilen veyl'in gerekçesi burada sarahaten zikredilmiştir ki, bu da kendi elleri ile takdim ettikleri ağır suçlarıdır. Bu açıklama, "Kazandıklarından da vay haline onların!" cümlesi için de geçerlidir. Buradaki tekrar da yine tekıd ve teşdid içindir. Âyetin bu kısınında "Veyl'in gerekçeleri açıkça gösterılırken "Bu Allah katındandır" mealindeki sözlere temas edilmemiştir. Çünkü onların bu sözü de, kendi elleriyle yazdıklarına geçerlık kazandıran ilk unsurlardan olması itibariyle o da bu gerekçeye dahildir.

79 ﴿