124"İbrâhîm, Rabbinın kabul edip etmeyeceğini sınamak istercesine bir takım kelimelerle O'na yalvarıp yakardı, " "O da onları tamamlayınca..." İbrâhîm de, tefrite (taksire) düşmeden itidal ile o emirleri hakkıyla yerine getirdi ve en güzel şekilde eda etti. Nitekim Necm sûresinin 37. âyetinde: "Ve o İbrâhîm ki, ahdine tam olarak vefa gösterdi." buyrulur. Yukarıda anılan ikinci kırâete göre ise, Allah da, onun dilediklerini eksiksiz olarak kendisine verdi. Bu kıraeti destekleyen bir unsur da şudur: İlk tefsir âlimlerinden Mukatil b. Süleyman el-Belhî, anılan kelimeleri, "Rabb'im! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; Rabbimiz! Duamı kabul eyle!" "Rabb'ımiz! Amellerin hesab olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü'minleri bağışla!" âyetleri muvacehesinde İbrâhîm'in Rabbinden diledikleri olarak tefsir etmiştir. ".. .Rabb'i ona, - Gerçekten ben seni insanlara imam (önder) kılacağım! buyurdu." Bu cümle, kelâmın siyakından doğan gizli bir soru cümlesinin cevabıdır. Zira sınama, büyük bir göreve hazırlıktır ve sınanan kimsenin faziletinin ortaya çıkması da ona yapılacak ihsanın sebeplerindendir. Bu itibarla bunlar, anlatıldıktan sonra insanın zihni, "o sınama ve başarıdan sonra acaba ne oldu?" diye bir beklenti ve merak içinde olur. Sanki o soru sorukmuş ve cevabı da: "- Allah, Ben seni insanlara imam (önder) kılacağım; buyurdu." olmuştur. "Kelimeleri", imamet (önderlık); Beytüllah'ın temellerini yükseltme; â'bidler, â'kifler, râld'ler, sâcidler için temiz tutma vs. gibi hususlar olarak tefsir edenlere göre ise bu cümle, önceki, cümlenin izahıdır. İmam, kendisine uyulan kişi demektir. Her Peygamber de, kendi ümmetinin imamıdır. İbrâhîm'in imameti umûmî ve ebedîdir. Çünkü ondan sonra gelen Peygamberler de onun neslinden olup onun dinine uymaya memur edilmişlerdir. Ç- "İbrâhîm: - Zürriyetimden de..." dedi. Bu cümle de gizli bir soru cümlesinin cevabıdır. Sanki "Bunun üzerine İbrâhîm ne dedi?" diye sorulmuş ve "- Soyumdan bazı insanları da imam kıl; dedi" cevabı verilmiştir. "Ve min zürriyyetiî.." ibaresindeki "min" teb'iz içindir. Bir kısım, ba'zı demektir. Çünkü insanların bütünü hak üzere olsalar bile, hepsinin imam yapılması imkânsızdır. D- "Allah da şöyle buyurdu: - Zâlimler ahdime nail olamazlar." Bu cümle de, akla gelen bir sorunun cevabıdır. Bu cevap, İbrâhîm'in duasını reddetmek anlamını taşımaz. Fakat İbrâhîm'in (aleyhisselâm) soyundan bir kısım insanların imamlık ahdine erişmekle şereflendirileceklerine dâir o duanın kapalı bir icabeti ve Allah'ın icmali bir va'didir. Nitekim İbrâhîm'in, duası da böyle vâki olmuş; duada imametle görevlendirileceklerin diğerlerinden mümeyyiz vasıfları tayin edilmemiştir. Zira "Zâlimler ahdime nail olamazlar" ifadesi, o temyizden çok uzaktır. Çünkü, hu, onlardan zâlim olmayan herkesin imamet mertebesine erişmesi demek değildir. Yukarıda belirtildiğı gibi bu zorunlu olarak mümkün değildir. Muhtemeldir ki âyette İbrâhîm'in soyundan imam olacakların temel vasıflarını mücmel veya mufassal olarak belirleyen ve diğerlerini dışarıda bırakan bir ifadenin yer almayıp yerine mevcut üslûbun tercih edilmesi, o ümmetlerden imamlara uyanların, ilâhî lütuf tan mahrum olanlar grubuna dahil edilmemesi içindir. Bir de her fırkayı tafsilatlı olarak anlatmak ancak uzun kelâm etmekle mümkündür. Ayrıca bu yolun tercihinde, kendilerinden peygamber geleceğini uman kâfirlerin hüsrana uğratılması ve umutlarının boşa çıkarılması anlamı da vardır. "Ne-ye-le / nâle / elde etmek, kazanmak" kökünden, gelen "nail olmak" fiilinin, "caa'le / kılmak" fiiline tercih edilmesi şuna işarettir: İsmail, İshaak, Ya'kub, Yûsuf, Mûsâ, Harun, Dâvud, Süleyman, Eyyûb, Yûnus, Zekeriyya, Yahya, İsâ ve Efendimiz Muhammed Mustafa gibi İbrâhîm'in (aleyhisselâm) neslinden gelen peygamberlerin imamlığı, müstakil bir "caa'le / kılma" ile değil fakat İbrâhîm'in imamlığı zımnında hasıl olmuş ve bunlardan her biri, Allah'ın takdir buyurduğu vakitte nübüvvete nail olmuşlardır. Bu âyet-i kerîme, Peygamberlerin mutlak olarak büyük günâhlardan masum olduklarının ve zâlimin, peygamberliğe ehil olmadığının pek açık bir delilidir. |
﴾ 124 ﴿