151"Nasıl ki size içinizden bir Resul gönderdik. O, size âyetlerimizi okuyor, sizi arındırıyor, size Kitap ve hikmeti öğretiyor ve size bilmediklerinizi öğretiyor. Bu âyetin açık anlamı şöyle olmakdir: "Nasıl ki içinizden bir Resul göndererek size in'am ve ihsan etîiysem bu kere de tahvil-i kıble ile üzerinizdeki nimetimi tamamlamış bulunuyorum." Bir görüşe göre de, âyetin başı, sonu ile bağlantılıdır. Bunun anlamı: "- Ben, Peygamber göndermek suretiyle nasıl sizi zikretmiş isem sız de Beni öylece zikredin" demektir. "...Yetlû a'leyküm âyâtina / O, size âyetlerimizi, okuyor; " cümlesi, Resûl'ün sıfatı olup nimetin kemalini belirtir. "... Ve yüzekkiküm / Sizi tezkiye ediyor; " ibaresi sizi kötülüklerden arındıracak bir hayât tarzını size tavsiye ediyor, anlamına gelir. Tezkiye, uygulama ile nefsi kemale erdirmek, âyetleri okumak ve öğrenmekten husule gelen bir kuvvetle nefsi arındırmak demektir. Bu arındırma aşaması, nefsi kemale erdirme aşamasından sonra başlar. "Size Kitabi ve hikmeti öğretiyor" cümlesi de Resulün ikinci sıfatı olup bu sıfat, "size âyetlerimizi okuyor" sıfatından sonra zikredilmiştir. Ayetleri öğretmek sıfatı ile Kitap ve hikmeti öğretmek sıfatı arasına tezkiye sıfatının girmesi, Resulden sonra peşpeşe sıralanan üç sıfattan her birinin kendi başına büyük bir nimet olup şükrü gerektirdiğini bildirmek içindir. Eğer bu sıfatlarda da, "Ey Rabbimiz! Sen onlara içlerinden Senin âyetlerini okuyacak, Kitap ve hikmeti öğretecek, onları arındıracak bir Resul gönder!" âyetinde olduğu gibi, sıfatların gerçekleşme sırası gözetilmiş olsaydı, bu sıfatların hepsinin bir tek nimet olduğu zehabı hâsıl olurdu. Nitekim bunun benzen Bakara sûresinin İbrâhîm kıssasında geçti. Kur’ân-ı Kerîm'den bazen âyetler, bazen Kitap ve bazen de hikmet olarak bahsedilmesinin sırrı da budur. Kur’ân'ın, her vasfı başlı başına bir nimettir. Hikmetin aynı zamanda hadîs-ı şeriflerin ifade ettikleri hükümlere de şamil olması, bu hakikate bir halel getirmez. Nitekim "... ve size bilmediklerinizi de öğretiyor." cümlesi de, bunun açık bir delihdir. Çünkü onların bilmedikleri şey de, kesin olarak Kitap ve hikmetten ibarettir. Açıkça görüldüğü gibi burada Kitap ve hikmetin öğretilmesinden hemen sonra onların hiç bilmedikleri şeylerin kendilerine öğretildiği belirtilmektedir. Bu da gereken yerde nimetleri tafsilatı ile anlatmaktan başka bir şey değildir. Onların bilmediklerinden maksat, düşünme ve inceleme gibi yollarla onların ulaşamayacakları bilgiler demektir. Çünkü bu bilgileri öğrenmenin tek yolu vahiydir. |
﴾ 151 ﴿