154"Ve Allah yolunda katledilenlere "ölüler" demeyin! Hayır, onlar diridirler; fakat siz bunu anlayamazsınız." Bu cümle, bundan önceki âyette "isteî'nû — yardım dileyin" cümlesine atıftır; mü'minlere şu mesajı vermektedir: "Size emredilen cihad, hayatınızın sonu değildir. Çünkü cihaddaki sabrın sonucu olan şehitlik, hayatın sonu değil fakat ebedî mutlu bir hayatin başlangıcıdır. Bu itibarla siz, şehitler için "emvat / ölüler" demeyin. Hayır! Onlar hayattadır; fakat siz onların hayatim, nasıl yaşadıklarını anlayamazsınız. Bu da işaret eder ki, şehitlerin bu hayati, bedenî hayât gibi insanların zahirî duyulariyla algılanabilen bir hayât tarzı değildir; fakat o hayât ruhanîdir; akıl ile değil, ancak vahiy ile idrâk edılır. Hasen el-Basrî'den rivâyet olunduğuna göre: "Şehitler, Allah katında hayattadırlar; onların rızıkları ruhlarına takdim edilir; böylece onların ruhları keyif ve sevinç duyar. Nasıl ki, Fir’avun adamlarına sabah akşam ateş takdim edilir ve onların ruhları da elem ve acı duyar." Ben, (H. 939 / M. 1533) yılında rüyamda gördüm. Uhud şehitlerinin mezarlarını ziyaret ediyordum ve bu sırada bu âyet (Bakara 2/154) ile Âl-i Imrân süresindeki âyeti (Âl-i İmrân 3/169) tekrar tekrar okuyor ve kendi içimden "Bu şehitlerin hayatı cismanî (bedenî) değil, ruhanîdir" diye düşünüyordum. Tam bu sırada baktım ki şehitlerden bir genç tam bir beden olarak mezarında oturuyor. Bu genç, olabildiğince güzel ve mükemmel bir vücut yapısına sahip idi. Bedeninin göbekten yukarısı görünüyor; göbekten aşağı kısmı ise mezarda kalıyordu. Ancak kesin olarak biliyordum ki, bedeninin göbekten aşağısı da aynı güzellik ve mükemmeliyettedir; fakat avret yeri (bakılması haram) olduğu için görünmüyor. Sonra onun yüzüne dikkatle baktım. Gördüm ki bana gülümsüyor. Ben onun bu bakışıyla beni uyardığını, şehitlerin hayati hakkındaki düşüncemin yanlış olduğuna işaret ettiğini anladım. Ey yüceler Yücesi Rabbim! Sözlerin üstünü Sende, hikmetlerin büyüğü Sende!... Bir rivâyete göre ise, bu âyet, Bedir şehitleri hakkında nazil olmuştur ki, onların sayısı on dörttür. Bu şuna delâlet eder: Ruhlar, kendi nefisleri (öz benlikleri) ile kaaim cevherlerdir (öz varlıklar). Onlar ölümden sonra da idrâk kuvvetine mâliktir. Ashab-ı Kiram’ın ve Tabiînin görüşü de budur; sünnet de bunu ifade etmektedir. Bu âyette ölüm sonrası hayatın sadece şehitlere tahsis edilmesi, diğer sâlih insanların ruhları için böyle bir hayatın olmadığı anlamına gelmez. Fakat bu bahsin, hemen anlatılmasının sebebi şehitlerin Allah'a olan özel yakınlıklarıdır. |
﴾ 154 ﴿