185"O Ramazan ay'ı ki Kur’ân onun içinde indirilmiştir. (Kur’ân) insanlar için bir hidâyettir, doğru yolun (hidâyetin) ve fırkanın apaçık delilleridir. O hâlde sizden kim bu aya şâhid olursa oruç tutsun. Kim de hasta ve seferde olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah, sizin için kolaylık dilet-, zorluk dilemez. İddeti (sayı) ikmal ve doğru yola erdirdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister ki, şükredesiniz." A- "O Ramazan ay'ı ki Kur’ân onun içinde indirilmiştir" Bu cümleden değişik anlamlar çıkarılabilir. Şöyle ki: 1- Tutulması gerekli o oruç, Ramazan ay'ı orucudur. O Ramazan ay'ı ki Kur’ân onun içinde indirilmiştir. 2- Ramazan ay'ı orucunu tutun. O Ramazan ay'ı ki Kur’ân onun içinde indirilmiştir. 3- Ramazan ay'ın da oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır. O Ramazan ay'ı ki Kur’ân onun içinde indirilmiştir. 4- O sayılı günler, Ramazan ay'ıdır. O Ramazan ay'ı ki, Kur’ân onun içinde indirilmiştir. Ramazan kelimesi mastar olup yanmak anlamındadır, Bu aya Ramazan isminin verilmesi, a- Bu ayda oruç tutanlar, açlık ve susuzluktan yandıkları için, b- Bu ayda tutulan oruç sebebi ile günahlar yandığı için, c- Ayların isimleri eski lügatlerden nakledildiği zaman Ramazan ay'ı, sıcak günlere rastgeldiği içindir. 5- Kur’ân-ı Kerîm'in Ramazan ay'ı içinde indirilmesi, Kur’ân'ın, Ramazan ay'ı içinde indirilmeye başlanması demektir. Bu da Ramazan ay'mda Kadir gecesinde gerçekleşmiştir. 6- Kur’ân, Ramazan ay'mda toptan dünya semâsına, sonra da ilâhî iradenin gerektirdiği şekilde bölüm bölüm yeryüzüne indirilmiştir. 7- Ramazan ay'ı hakkında Kur’ân âyetleri indirilmiştir. Bunlar: "Ey imân edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı." (Bakara 2/183-186) ve diğer âyetlerdir. Rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İbrâhîm'in Sahifeleri, Ramazan'ın ilk gecesinde; Tevrat, Ramazan'ın altıncı gecesinde; İncil, Ramazan'ın on üçüncü gecesinde; Kur’ân da Ramazan'ın yirmi dördüncü gecesinde nazil olmuştur." B- "(Kur’ân) insanlar için hidâyettir, doğru yolun ve furkanm apaçık delilleridir." Kur’ân, i'câzları (mucizevî vasıfları) vs. ile insanlara hidâyettir; içerdiği hikmetler ve hükümler ile de hakka İrşad eden ve hakkı bâtıldan ayıran apaçık belgelerdir. C- "O hâlde sizden kim bu aya şâhid olursa oruç tutsun. Kim de hasta ve seferde olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun." Bu cümlede zamir yerine "şehr / ay" kelimesinin zahir isini olarak zikredilmesi, bu aya tazim ve ziyadesiyle beyân içindir. Yani, İçinizden her kim yolcu veya seferde değilse, hazar halindeyse bu ayda oruç tutsun. İçinizden her kim, Ramazan hilâline erişirse, o ayda oruç tutsun. Bu mânâya göre, bunun mâbâdi (sonrası), genel bir hükmü ortaya koyar: Kim, mukıim olmakla beraber, hasta veya yolculuk hâlinde bulunuyorsa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutsun. Çünkü sadece mukıim değil hasta ve yolcu da, Ramazan ay'mı idrâk eder. Herhalde bu cümlenin tekrar edilmesi hasta ve yolcuyu bu genel hükmün kapsamı dışına çıkarmak ve bir de daha önce geçen aynı cümle gibi bunun da neshedilmiş olabileceği zannini ortadan kaldırmak içindir. Ç- "Allah, sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez" Allah size bu ruhsatı tanımakla size kolaylık diler; zorluk dilemez. Çünkü Allah'ın (celle celâlühü) şefkat ve merhameti sonsuzdur. D- "iddeti (sayı) ikmal ve doğru yola erdirdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister ki, şükredesiniz " Allah'ın (celle celâlühü), Ramazan ayma erişene oruç tutmayı, oruç tutmama ruhsatını kullananlara da, tutmadığı sayıyı gözetmelerini emir buyurması ve beki hâllerde oruç tutmama ruhsatını tanıması bunun içindir. "Ve litükmilû'l-ı'ddete / o sayıyı tamamlayasınız diye" cümlesi, sayının gözetilmesi emrinin sebebidir. "Ve litükebbirullahe — Allah'ı tazim edesiniz diye" cümlesi de, ruhsata binaen tutulmayan orucun kaza edilmesi keyfiyetinin bildirilmesi sebebiyledir. "Ve lea'lleküm teşkürûn / ola ki şükredersiniz" cümlesi de, anılan ruhsatın tanınmasının ve kolaylaştırmasının sebebidir. Tekbir; Allah'ı (celle celâlühü) hamd ve sena ile tazım etmektir. Bir görüşe göre de bu tekbir, bayram gününün tekbirleridir. Bir görüşe göre de, hilâl görüldüğünde getirilen tekbirdir. |
﴾ 185 ﴿