209"Size apaçık delil (beyyine)ler geldikten sonra yoldan çıkar (Tezellüle uğrar)sanız şunu bilin ki Allah, her şeye üstün ve gaalib (Aziz), hükümlerinde hikmet sahibi (Hakîm)dir." Size, İslâm'ın hakikatine delâlet eden ve emirlerine tam teslimiyetle riâyeti gerektiren bunca kesin delil geldikten sonra yine de teslimiyetten kaçınır ve doğru yoldan saparsanız, bilin ki Allah (celle celâlühü), Azız ve Hakîm'dir. "O, Azîz'dir. Çünkü emirlerinda her şeye üstün ve gaalıbdır. Hiçbir güç, sizden intikam almasına engel olamaz, O'nu âciz bırakamaz." "O, Hakîm'dir. Çünkü O, hikmeti gereği emirlerina karşı gelenleri, suçluları muahaze etmeden bırakmaz." Mûsa ailesi (Âl-i Mûsa) ile Harun ailesinin (Âl-i Harun) bıraktıklarından bakiyye veya kalıntılar, ilk Tevrat'ın yazılı olduğu levhaların kırık parçaları, Mûsa'nın (aleyhisselâm) asası, elbiseleri ve Tevrat'ın bir kısmı idi. Mûsa'nın (aleyhisselâm) vefatından sonra Allah (celle celâlühü), tâbût'u semâya kaldırmıştı. Mûsa ile Harun'un aileleri, onların çocukları yahut kendileridir. Aile kelimesi, onların şânını tazim için kullanılmıştır. Yahut da onların aileleri, İsrâiloğullarının Peygamberleridir. B- "Eğer gerçekten mü’minler iseniz bunda sizin için ibretler vardır." (2/248) Eğer Mûsa'nın Allah'ın kelâmına muhatab olduğuna ve onunla ilgili âyet ve delillere inanıyorsanız... "Inne fî zâlike / işte bunda" işareti, yukarıda anlatılan tâbût'un yüce şânı ile ilgili bilgileri gösterir.. Buna göre bu cümle de, o Peygamber'in, kavmine söylediği kelâma dahildir yahut bu işaret, kıssanın naklini gösterir. Buna göre cümle, kıssaya dahil değil fakat Allah tarafından ibtidaen söylenmiş bir kelâmdır. Kıssanın tamamlanmasından önce zikredilmesi ise, kıssaya çok önem verildiğini göstermek içindir. Yani bunda, Tâlût'un hükümdarlığına veya Muhammed'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) nübüvvetine açık bir delâlet vardır. Çünkü Muhammed hiç kimseden duymadığı o târihî hâdiseyi bu tafsilatıyla haber vermiştir. |
﴾ 209 ﴿