221

"Müşrik kadınları (el-müşrikât), imân etmedikçe nikahlamayın. Mü'min bir cariye, velev hoşlanmış olun müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkeklere de imân etmedikçe mü'min kadınları nikahlamayın. Mü'min bir köle, velev hoşlanmış olun müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. İşte onlar sizi ateşe çağırıyor; Allah ise izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor ve âyetlerini insanlara açıklıyor. Umulur ki tezekkür ederler."

A- "Müşrik kadınları, imân etmedikçe nikahlamayın "

Bir kıraatte "lâ tenkihû" kelimesi, "lâ tünkihû" şeklinde de okunmuştur. Bu kırâete göre, cümlenin anlamı Allah'a ortak koşan kadınları, imân etmedikçe Müslüman erkeklerle evlendirmeyin; şeklinde olur.

Müşrik veya Allah'a ortak koşan kadınlar ifâdesinden iki ayrı anlam çikarılabilir. Şöyle ki:

1- Müşrik kadınlar kavramına Ehl-i Kitab kadınları da dahildir. Çünkü Tevbe (9) sûresinin;

"Yahudiler, Uzeyr, Allah'ın oğludur; dediler.

Hıristiyanlar da, Mesîh (İsâ), Allah'ın oğludur; dediler.

Bu onların ağızlarıyla konuştuklarıdır. Kendilerinden önceki küfredenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan bâtıla çevriliyorlar!" (Tevbe 9/30)

"Yahudiler, bilginlerini, Hıristiyanlar da râhiplerini ve Meryem oğlu İsâ Mesih’i Allah’tan başka Rabbler edinler. Oysa tek bir ilâha kulluk (ibâdet) ile emrolunmuşlardı. O, onların eş koştukları şeylerden münezzehtir." (Tevbe 9/31) meâlindeki âyetleri geneldir. Bu âyetler anılan hükme illet ve dayanak gösterilerek onların da bir çeşit müşrik oldukları sonucuna varılır. Ancak bu yoruma göre bu âyet;

"Bugün size tayyibat (bütün temiz nimetler) helâl kılındı. Kendilerine kitab verilenlerin yiyeceği size helâl olduğu gibi sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla daha önce kendilerine kitab verilenlerden iffetli kadınlar mehirlerini vermeniz, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla size helâldir. Kim imânı inkâr ederse onun ameli boşa gitmiştir. O âhirette de hüsrâna uğrayanlardandır." (Mâide 5/5) meâlindeki âyetle neshedilmiştir.

2- Bu âyetteki Allah’a ortak koşan kadınlardan maksad, Ehl-i Kitab’ın dışında kalan putperest kadınlardır. Buna göre ise âyetin neshi sözkonusu olmayıp hükmü bâkıidir.

Rivâyet olunuyor ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mersed b. Mersed el-Gânevi’yi bazı Müslümanları alıp getirmek için Mekke’ye gönderdi. Mersed, câhiliye döneminde Anak adında bir kadını seviyordu. Bu kadın, Mersed’in Mekke’ye geldiğini haber alınca yanına gitti ve kendisiyle yalnız kalmak istedi. Mersed ise:

"-Yazık ki İslâm bizi birbirimizden ayırdı" dedi. Sonra aralarında şu konuşma geçti;

Anak:

"-Benimle evlenir misim?"

Mersed:

"-Evet. Ama ben Medine’ye döneyim de Peygamber’in (sallallahü aleyhi ve sellem) iznini alayım."

Nihâyet Medine’de Peygamber’in (sallallahü aleyhi ve sellem) huzuruna çıkan Mersed, bu evlilik için izin istedi. İşte yukarıdaki âyet bu sebeble nâzil oldu.

B- "Mü’min bir cariye, velev hoşlanmış olun müşrik bir kadından daha hayırlıdır."

Âyet bu suretle ilâhî nelıyin sebebini açıklıyor; mü'min kadınlarla evlenmeyi teşvik, ediyor ve Müslümanları bundan sakındırmak için sebebini te'kıd ile ifâde buyuruyor. İmanlı bir cariyenin, kölelik nakısasını taşımasına, soy ve şerefçe eksik telakki edilmesine rağmen, din ve dünya bakımından, hür ve soyca şerefli putperest bir kadından daha hayırlı olduğunu vurguluyor. Âyetin bu beyânına göre:

"Putperest kadın gönlünüzü celse de ve mü'min carîye, bir çok bakımlardan size cazip gelmese de daha hayırlıdır."

Âyette yalnız, hayra en fazla ayları ve nefse en ağır gelen vasfın zikriyle iktifa edilmiştir. Hayır imân vasfıyla tahakkuk ettiğine göre, diğer vasıfların da bulunması hâlinde cariye ile evlenme evleviyetle hayırlı olacaktır.

Bu cümle, makablinden bağımsız, fakat onun mefhûmunu açıklayan bir itirazî cümle olarak da kabul edilebilir.

C- "Müşrik erkeklere de imân etmedikçe mü'min kadınları nikahlamayın ."

Müşrik, erkeklerden maksad, mutlak olarak bütün kâfirlerdir. Çünkü daha önce Yahudiler ve Hıristiyanlar da zikredilen inançları (Uzeyr, Allah'ın oğludur; Mesîh Allah'ın oğludur; demeleri) sebebiyle Allah'a ortak koşanlar kapsamında mülâhaza edilmektedir. Başka bir ifâdeyle bu, Allah'a ortak koşan erkekler, taşıdıkları küfrü terk etmedikçe, hür olsun köle olsun mü'min kadınları onlara nikahlamayın; anlamındadır.

Ç- "Mü'min bir köle, velev hoşlanmış olun müşrik bir erkekten daha hayırlıdır "

İmân etmiş bir köle, kölelik zilletini taşımakla beraber, köleye mâlikiyet şerefini taşıyan bir müşrikten elbette hayırlıdır. Müşrik erkek, zâtındakı ve sıfatlarındaki cazip vasıflarla gönlünüzü çelse de.

D- "İşte onlar sizi ateşe çağırıyor; Allah ise sizi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor"

Bu bir istinaf cümlesi olup âyetin iki iket ve sebebini açıklamaktadır. Yani müşrik erkeklerle müşrik kadınlar, beraber ve arkadaş oldukları kimseleri, sonuçta cehenneme götüren küfre ve fıska sürüklerler. Bu itibârla onlarla arkadaş olmaktan ve onlara yaklaşmaktan sakınmak gerekir. Allah (celle celâlühü) ise, mü'min kulları vasıtasıyla, mü'minleri cennete ve mağfirete, yani cennete götüren hak inanca ve sâlih amele çağırır.

Cennet, mağfiretten önce zikredilmiş veya mağfiret üzerine takdim edilmiştir. Oysa tahliye (boşaltma), tehliye (süslemek, bezemek)den önce gelir. Ancak burada daha başta bahsi geçen cehenneme mukabele vardır.

"Büznihi / O'nun izniyle", Allah'ın (celle celâlühü) tevfiki ile, ezcümle mü'minlerin, arkadaşlarını hayra irşad etmeleri ve onlara nasihatlerde bulunmaları ile demektir. Bu itibârla mü'minler, arkadaşlık için daha uygundur.

E- "Ve âyetlerini insanlara açıklıyor. Umulur kı tezekkür ederler."

Allah (celle celâlühü), hârika hükümleri ve pek üstün hikmetleri içeren âyetlerini insanlara açıklıyor ki öğüt alsınlar, onların muhtevalarını anlasınlar ve sonuç olarak, çağırıldıkları cennet ve mağfireti elde etsinler.

Bir görüşe göre "Allah ise, sizi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor" cümlesinde gizli (mahzûf) bir muzaf vardır. Bu, Allah'ın dostları mü'minler, O'nun izniyle cennete ve mağfirete davet ederler demektir. Burada muzafin hazfedilip "Allah davet ediyor" buyrulması Allah'ın dostlarını şereflendirmek içindir.

Bir görüşe göre de Allah (celle celâlühü), zikredilen bu hükümlerle insanları cennet ve mağfirete çağırıyor. Çünkü bu hükümler, onları uygulayanları cennete ve mağfirete ulaştırır.

Bizce en doğru tefsir, başta izah ettiğimizdir.

"Tezekkür etsinler, öğüt ve ibret alsınlar" denmesi, geçmiş hükümler gibi bunun da üzerinde elerin derin düşünmeyi gerektirmeyen bir açıklıkta olduğunu zımnen bildirmek içindir.

221 ﴿