232"Kadınları boşadığınız zaman bekleme süre (iddet)leri sona erdiğinde aralarında örfe uygun olarak anlaştıkları takdirde de artık onların eski kocaları ile evlenmelerine engel olmayın. İşte bu, içinizden Allah'a ve âhiret gününe imân edenlere verilen öğüttür. İşte böylesi sizin için daha uygun ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz." A- "Kadınları boşadığınız zaman bekleme süre (iddet)leri sona erdiğinde aralarında örfe uygun olarak anlaştıkları takdirde de artık onların eski kocaları ile evlenmelerine engel olmayın " Bundan önceki âyette, kadınlara zarar vermek isteyen bazı insanların, boşanan kadınların bekledikleri müddetin sonuna geldiklerinde yaptıklarının hükmü anlatılmıştı. Bu âyette de bekleme müddeti sona erdiğinde onların yaptıklarının hükmü anlatılıyor. Âyetteki hitabın kimlere müteveccih olduğu konusunda üç ihtimal vardir: 1- Âyetteki hitab kadınların velileri için olabilir: Çünkü rivâyet olunuyor ki, bu âyet Ma'kıl b. Yesâr hakkında nazil olmuştur. Ma'kıl b. Yesâr (öl: Muaviye dönemi), kızkardeşi Cemiie'nın yeni bir nikâh ile eski kocasına dönmesine engel olmuştu. Bir rivâyete göre de bu âyet Câbir b. Abdullah (öl: 698) hakkında nâz; olmuştur. Câbir, amcasının kızının eski kocası ile yeniden nikahlanmasın engel olmuştu. "Kadınları boşadığınız zaman..." ibaresinde boşama fiili, velilere isnad edilmiştir. Çünkü boşamaya çoğu kez veliler sebep olmaktadır. Bu onların, kadınların eski kocaları ile yeniden evlenmelerine engel olmaya kalkışmalarından da anlaşılmaktadır. Boşanan kadınların bekleme müddeti sona ermeden önce de eski kocaları ile evlenmeleri caiz iken, âyette, "bekleme müddetleri sona erdiğinde buyrulmuştur. Çünkü velilerin müdahalesi ancak o zaman sözkonusu olabı lir (rec'î talakta ıddet sona ermeden önce evliliğin devamı için kocanın rüc etmesi yeterlidir; kadının muvaafakatı şart değildir). Bu âyet, kadının velisiz olarak kendi başına evlenemeyeceğine delâlet etmez; yoksa velilerin engel olmalarını nehyetmeye ihtiyaç kalmaz. Çünkü âyetteki nehiy (yasak), kadınların zarara uğramasını önlemeye yöneliktir. Zira kadınlar, kendi kendilerini tezvic etmeye dinen muktedir iseler de ayıplanmak ve velilerinden kopmak korkusuyla bundan kaçınırlar. 2- Âyetteki hitab kocalar için olabilir: Zira kadınları boşayan bazı erkekler, câhiliye hamiyeti ile kadınlara zulmederek başka kocalara varmalarına engel oluyorlardı. 3- Âyetteki hitab, bütün insanlar için olabilir: Çünkü bazı insanların işlediği fiili, bütün insanlara isnad etmek, yaygın bir üslûptur. Bunun anlamı boşanma vukuunda, kadınların, karşılıklı rızâ ile eski kocaları ile evlenmelerine engel olunmasını önlemektir. Bu engel ister veliler, ister kocalar ve ister başkaları tarafından çıkarılmış olsun. Bu mânâya göre, âyet söz konusu evliliğe engel olmanın dindeki önemini ifâde eder, ondan şiddetle sakındırır ve insanlar bu engellemeye karşı sessiz kaldıkları takdirde sonucu itibariyle bütün bir toplumdan sâdır olmuş gibi kabul edildiğini bildirir. "Onların eski kocaları ile evlenmelerine engel olmayın" buyurulması, kadınların velisiz olarak kendi ifâdeleri ile yaptıkları nikâhın sahih olduğuna delâlet eder. "Ma'ruf kelimesi, hem şeriate hem de insanlar arasında câri örfe göre güzel ve iyi demektir. B- "İşte bu, içinizden Allah'a ve âhiret gününe imân edenlere verilen öğüttür " "Zâkke / işte bu" işareti, buraya kadar açıklanan hükümler içindir. Hitab da, bundan sonraki hitab gibi bütün mükellefler ya da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içindir. Tıpkı, " Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman..." (Talâk 65/1) mealindeki âyette olduğu gibi. Buna göre, âyette işaret edilen hükümlerin hakikati, herkesin anlayabileceği hükümler olmadığını bildirmek için hitap, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) tahsis edilmiştir. İnsanlar içinde Allah'a (celle celâlühü) ve âhiret gününe imân edenler, Allah'tan korkanlar, Allah'ı yüceltmek ve O'nun emirlerine ve yasaklarına uymak için yarışanlar buna dikkat ederler. C- "İşte böylesi sizin için daha uygun ve daha temizdir." Bu öğütlerden ders almak ve gereklerini yerine getirmek sızın için daha verimk, daha faydalı ve daha temizdir. Ç- "Allah bilir, siz bilmezsiniz." Bundaki sonsuz fayda ve temizliği ancak Allah (celle celâlühü) bilir; siz ise onu tamamiyle bilemezsiniz. Ya da ilâhî hükümlerden, şeraitlerden ve ezcümle burada beyân edilen hükümlerden, sizin işlerinizin faydalı ve hayırlı olması için uygun olanı ancak Allah (celle celâlühü) bilir; siz ise bilemezsiniz. Bunun için siz kendi düşüncelerinizi bırakın ve bütün işlerde Allah'ın emirlerine ve nehiylerine uyun. |
﴾ 232 ﴿