250"Câlût ve askerlerine karşı çıktıklarında şöyle duâ ettiler: "- Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı tesbit et (sağlamca yere bastır). Kâfirler kavmine karşı bizi mansur ve muzaffer eyle." A- "Câlût ve askerlerine karşı çıktıklarında söyle duâ ettiler: "- Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır." Tâlût ve beraberindeki mü'minler, savaş meydanında Câlût ve askerleriyle savaşmak üzere savaş düzenine geçerek onlarla karşı karşıya gelip onların sayılarını ve imkânlarını görünce ve normal savaş şartları muvacehesinde onlara güçleri yetmeyeceğine kanaat getirince, o maneviyatı düşük birinci fırka da, yüksek imân ehli ikinci fırkanın cesaret vermesiyle ruhen güçlendiler ve hepsi birlikte Allah'a yalvararak O'ndan şöyle yardım dilediler: "- Ey Rabbimiz! Sen bizim üzerimize sabır yağdır; savaşın güçlüklerine katlanmak, zor şartlarım göğüslemek için Sen bize bol sabır ihsan eyle!" Bu duada, yaratıkları kemâle erdirme anlamını taşıyan "Rabb" unvanını vesile yapmaları (Ey Rabbimiz! demeleri), çokluk bildiren ifrağ (yağdırma) fiilinin tercih edilmesi ve sabır kelimesinin büyüklük belirten şekliyle nekıre (elif lâmsız) olarak kullanılması, apaçık bir mükemmeliyet ifadesidir. b- "Ayaklarımızı tesbit et." Bunun açık anlamı şudur: "- Savaşın kaygan zeminlerinde ayaklarımızı sabit eyle; çarpışma anlarında bize kuvvet, kararlılık ver; mukavemet gücümüzü sağlamlaştır, kaydırma, sarsma ya Rab!" C- "Kâfirler kavmine karsı bizi mansur ve muzaffer eyle." "- Onları kahreylemek ve hezimete uğratmak suretiyle bizi muzaffer eyle ya Rab!" Burada Câlût ve ordusu yerine kâfirler denmiş olması, ilâhî yardımın illet ve sebebini bildirmek içindir. Bu mü'minler, dualarında güzel bir tertibe riâyet etmişler önce sabırlı ve kararlı, sonra sabit kadem olmayı; nihayet nusret ve zafere ulaşmayı dilemişlerdir. |
﴾ 250 ﴿