9

"Ey Rabbimiz! Vukuu şüphe götürmeyen o günde insanları bir araya toplayacak olan Sensin. Muhakkak ki Allah, va'dinden caymaz."

A- "Ey Rabbimiz! Vukuu şüphe götürmeyen o günde insanları bir araya toplayacak olan Sensin ."

"Yevm" kelimesinden önceki muzaf, hazfedilmiştir. Yani o kıyamet gününün hesap ve cezası (amellerin karşılığı) demektir. Muzafın hazfedilmesi, o günün ve onda vuku bulacak olayların korkunçluğunu ifâde etmek içindir. Allah (celle celâlühü) o günü, hesap ve ceza için bütün insanları muhakkak bir araya toplayacak veya haşredecektir.

Kimde derinleşmiş veya rüsuh kazanmış olanların bu duadan maksadları, ilâhî rahmete muhtaç olduklarını arzetmek ve ilâhî rahmete mazhar olmanın, kendileri için en yüce gaye olduğunu bildirmektir. Daha önce geçen duanın bu duâ ile te'kid edilmesi de, âhiret ahvâline yakıînen inandıklarını, bu ahvâlin vuku bulacağından kesin olarak emin olduklarını açıklamak içindir.

B- "Muhakkak ki Allah, va'dinden caymaz ."

Bu cümle, haşirde ve hesabta şüphe olmadığının illet ve sebebini açıklar. Burada ismi celilin (Allah adının), (zamir ile ifâdesi mümkün iken) zahir isim olarak zikredilmesi ve önceki cümle hitab tarzında iken burada gaybubet tarzına dönülmesi, o korkunç ve dehşet dolu günün (kıyamet gününün) gerektirdiği ilâhî iclâl ve tazimin kemâlini göstermek içindir.

Bu sûrenin 194. âyetinde:

" Muhakkak ki Sen va'dinden caymazsım" (Âl-i İmrân 3/194) şeklinde hitap üslûbunun kullanılması ise, nimet talebi makamı olduğu içindir. Nitekim bunun izahı orada gelecektir. Bir de burada ism-i celâlin zahir olarak zikredilmesi, bu cümlede ifâde edilen hükmün illet ve sebebini bildirmek içindir. Zira Allah kelimesinin ifâde ettiği ülûhiyet (tanrılık), va'dinden caymaya ters düşer. Âyetin bu cümlesi, râsih âlimlerin sözlerini açıklamak üzere doğrudan doğruya Allah (celle celâlühü) tarafından söylenmiş bir cümle olarak da yorumlanabilir.

9 ﴿