49"Ve (Allah) onu Resul olarak İsrâioğullarına gönderecek; (o da onlara şöyle diyecektir:) "- Şüphesiz ben size Rabbinizden bir âyet getirdim Gerçekten ben size çamurdan bir kuş heyeti yapacağım; sonra ona üfleyeceğim; o da Allah'ın izniyle bir kuş olacak. Anadan doğma körü ve alaca hastasını iyileştireceğim. Allah'ın izniyle ölüyü dirilteceğim. Evlerinizde neler yediğinizi ve neler biriktirdiğinizi sizlere haber vereceğim. Şüphesiz bütün bunlarda sizin için âyet (ibret) vardır. Eğer gerçekten inanıyorsanız." A- "Ve (Allah) onu Resul olarak İsrâıloğullarına gönderecek ; " İsâ bütün İsrâiloğullarına gönderilmiş bir peygamber olacaktır. Ama onun nübüvveti konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür: 1 - Yahudilerden bazıları onun belli kavimlere Peygamber gönderildiğini iddia etmişlerdir. Bazılarına göre İsa'ya (aleyhisselâm), çocukluğunda Peygamberlik verilmiştir. Bazılarına göre de, bulûğ çağından sonra ona Peygamberlik verilmiştir. İsrailoğullarının ilk peygamberi Yusuf (aleyhisselâm), sonuncusu da İsa'dır (aleyhisselâm). Diğer bir görüşe göre ise, İsrailoğullarının ilk peygamberi Mûsa (aleyhisselâm), sonuncusu da İsâ (aleyhisselâm) dır. B- "(o da onlara şöyle diyecektir:) "- Şüphesiz ben size Rabbinizden bir âyet getirdim ." Bir kıraate göre "âyet" kelimesi, "âyât" şeklinde çoğul olarak okunmuştur. Burada âyet, bir tek mucize değil fakat büyük bir mucize demektir. Tenvin, teklik için değil tazım içindir. "Rabb", unvanının kullanılması ve muhatapların zamirine izafe edilmesi, gelecek emirlere uymanın vücûbunu tekid içindir. C- "Gerçekten ben size çamurdan bir kuş heyeti yapacağım; sonra ona üfleyeceğim; o da Allah'ın izniyle kuş olacak ." İsâ (aleyhisselâm), bir bebek iken kavmine karşı şunları söylüyor: "- Ben, bana inanmanızı sağlamak ve yalanlamanızı bertaraf etmek için, çamurdan bir kuş süreli veya heykeli yapacağım: sonra ona üfüreceğim; işte o zaman, o suret, Allah'ın izniyle hayât bulup diğer kuşlar gibi uçacak." İsa'nın "biizni'llâhi / Allah'ın izniyle" demesi, o çamurdan şekle hayât verilmesinin, kendisinden değil fakat Allah'tan (celle celâlühü) olduğuna işaret eder. Bir görüşe göre, İsâ (aleyhisselâm), yalnız çamurdan yaptığı yarasa suretine hayât vermiştir. Rivâyet olunuyor kı, İsâ (aleyhisselâm) peygamberlik iddiasında bulunup mucizeler gösterince, Yahudiler, ondan bir yarasa yaratmasını istediler. Bunun üzerine bir miktar çamur alıp ondan yarasa sureti yaptı ve ona üfürdü; bir de baktılar ki, havada uçuyor. Veheb b. Münebbih diyor ki: "- Bu yarasa, insanların görebildiği mesafeye kadar uçtu; gözden kaybolunca da, ölü olarak yere düştü. Sonuç, Allah'ın (celle celâlühü) halk (yaratmas)ından tefrik edilmesi için böyle tecelli etti." Bir kavle göre İsa'dan (aleyhisselâm) özellikle yarasa yaratmasını istemelerinin sebebi de sudur: Yarasa, bütün uçanlar içinde en mükemmel yaratılışa sâhibtir ve Allah'ın (celle celâlühü) üstün kudretine delâleti hepsinden daha açıktır. Çünkü yarasanın memecikleri ve dişleri vardır; diğer hayvanlar gibi hayız (âdet) görür, temizlenir; insanlar gibi güler; tüyleri, telekleri olmadığı hâlde uçar; gündüz ışığında da, gece karanlığında da görmez; yalnız iki saatte görür: Güneş battıktan sonra bir saat ve şafak söktükten sonra bir saat. Diğer bir görüşe göre ise, Isâ (aleyhisselâm), çeşidi kuşların suretlerine hayât verdi. Ç- "Anadan doğma körü ve alaca hastasını iyileştireceğim . Allah'ın izniyle ölüyü dirilteceğim . Evlerinizde neler yediğinizi ve neler biriktirdiğinizi sizlere haber vereceğim ." "Ekmeh", anadan doğma kör veya göz yuvası ya da kaşı olmayan kişi demektir. O zamanlar cüzam, insanların en çok korku ve nefret duydukları bir hastalık idi. Özellikle bu iki hastalığın zikredilmesi önemlidir. Çünkü İsâ (aleyhisselâm) zamanında çok iyi tabibler vardı. Fakat bu iki hastalığın tedavisinde âciz kalmışlardı. İşte bundan dolayı Allah (celle celâlühü), onlara bu mucizeleri gösterdi. Rivâyete göre İsa'ya binlerce hasta başvuruyordu. Gelemeyenlere ise, İsâ (aleyhisselâm) kendisi gidiyordu. Ve İsâ hastaları yalnız duâ ile tedavi ediyordu. "Büzni'llâhi /Allah'ın izniyle" ifâdesinin tekrar edilmesi, İsa'nın (aleyhisselâm) tanrılığı vehmini red içindir. Kelbî diyor ki: İsâ (aleyhisselâm), ölüleri "Ya Hayyu, ya Kayyûm!" duâsıyle diriltiyordu. İsâ Âzer adındaki dostunu da diriltti ve sonra onun çocuğu oldu. Bir gün Isâ (aleyhisselâm), yaşlı bir kadının ölmüş ve bir kerevete konmuş oğlunun cenazesinin yanından geçerken onun için Allah'a (celle celâlühü) duâ etti. Ölü, hemen dirildi ve kerevetten inip ailesinin yanma gitti. Ondan sonra uzun bir süre yaşadı ve çocuğu da oldu. Yine İsâ (aleyhisselâm), vergi memurunun ölmüş kızını diriltti ve o kız ondan sonra çocuk doğurdu. O zaman, ona inanmayanlar: "- İyi de, sen hep, yeni ölmüşleri diriltiyorsun; belki de onlar ölmemişlerdi de, kalp sektesi geçirmişlerdi. Haydi, sen Nuh'un (aleyhisselâm) oğlu Sâm'ı dirilt, bakalım!" dediler. Bunun üzerine İsâ (aleyhisselâm): "- Haydi, onun kabrini bana gösterin!" dedi. Onlar da, kabri gösterdiler. İsâ (aleyhisselâm), onun kabri başında duâ etti. O anda Sâm, saçları bembeyaz olarak mezarından kalktı. Isâ (aleyhisselâm) ona: "- Senin saçların nasıl böyle bembeyaz oldu; oysa sizin zamanınızda öyle değildi?" dedi. O da: "- Ya Ruha'llah (İsâ)! Sen beni çağırınca, "Ücib ruha'llah / Ruha'llah'a icabet et!" diye bir ses duydum. Ben de zannettim ki, kıyamet koptu. İşte onun korkusundan saçlarım böyle bembeyaz oldu" dedi. İsâ ona can verme hâlini (hâlet-i nez'i) sordu. O da: "- Ya Ruha'llah! Onun acısı hâlâ hançeremden gitmedi" dedi. Oysa ölümü üzerinden dört bin sene geçmişti. Ve Sâm, oradaki insanlara: "- İsa'yı tasdik edin ; o, gerçekten Allah'ın Peygamberidir " dedi. Bunun üzerine bazıları imân etti; bazıları ise, yine onu tekzip edip: "- Bu bir büyüdür; bize başka bir mucize göster!" dediler. O zaman İsâ (aleyhisselâm): "- Ey filan! Sen şunu yedin; ey filan! Senin evinde de şu yiyecekler saklanmaktadır " dedi. İste âyetteki "Ve ünebbiüküm bima te'külûne vema teddehıirüne / Evlerinizde neler yediğinizi ve neler biriktirdiğinizi sizlere haber vereceğim!" ifâdesinin mânâsı budur. Yani sizin ahvâlinden şüphe (şekk) etmediğiniz sırları (mugayyebati) size haber vereceğim. D- "Şüphesiz bütün bunlarda sizin için âyet vardır . Eğer gerçekten inanıyorsanız ." Eğer ibret ve delilden yararlanabilecek yahut kendilerinden imân beklenen kimselerdenseniz, bu gösterilen mucizelerde, benim peygamberliğimin doğruluğunu apaçık gösteren ve buna imân etmenizi gerektiren apaçık kanıt ve belgeler vardır. |
﴾ 49 ﴿