54

"Onlar hile yaptılar. Allah da onların hilesini boşa çıkardı. Allah, hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır."

A- "Onlar hile yaptılar (Ve mekerû). Allah da onların hilesini boşa çıkardı ."

İsa'yı (aleyhisselâm), küfür ve inkârla karşılayan Yahudiler, ona tuzak kurdular; onu öldürmek için suikast hazırladılar; Allah (celle celâlühü) da onların mekrını, suikast planını boşa çıkardı. Nitekim Allahü teâlâ, İsa'yı (aleyhisselâm) gayb âlemine kaldırdı ve suikastçıyı ona benzer hâle getirdi. Onlar da İsâ diye onu öldürdüler.

"Mekr", lügatte, başkasına zarar vermek için tuzak kurtmak, hile yapmak anlamına gelir. Allah'a isnadı, ancak mecaz yoluyla mümkün olabilir.

İsa'nın (aleyhisselâm) akıibeti hakkında değişik kaviller vardır:

1- İbn-i Ab bas'dan (radıyallahü anh) gelen bir rivâyete göre:

"İsrailoğullarının hükümdarı, İsa'yı (aleyhisselâm) öldürmeye teşebbüs edince, Cebrâîl (aleyhisselâm), İsa'ya penceresi olan bir eve girmesini emretti ve sonra da onu pencereden alıp semâya kaldırdı.

Hükümdar, alçak bir adama:

"- içeri gir, İsa'yı öldür!" dedi.

O, içeri girince, Cenab-t Allah, onu İsa'ya (aleyhisselâm) benzer bir hâle dönüştürdü. Sonra o adam dışarı çıkıp evde kimse olmadığını söyledi. Onlar da onu İsâ zannederek öldürdüler ve cesedini götürüp astılar."

İsâ (aleyhisselâm), bir gece Havalileri topladı, onlara öğüt ve tavsiyelerde bulundu; en sonunda dedi ki:

"- Bu gece horoz ötmeden biriniz beni inkâr edecek ve birkaç dirheme satacaktır!"

Havariler, İsa'nın (aleyhisselâm) yanından çıkıp dağıldılar. O sırada Yahudiler de onu arıyorlardı. İşte Havarilerden bir münafık Yahudilerle pazarlığa girdi:

"- Ben, Mesih'i size gösterirsem, bana ne vereceksiniz?"

"- Sana otuz dirhem veririz" dediler.

O da, otuz dirhemi aldı ve İsa'nın (aleyhisselâm) yerini gösterdi. Allahü teâlâ da, o münafık Havarî'yi İsa'ya (aleyhisselâm) benzetti. Yahudiler İsâ diye onu yakaladılar. O, ne kadar:

"- Ben, İsa'nın yerini size gösteren adamım!.." dediyse de, onun sözüne aldırmadılar ve götürüp onu astılar. Fakat sonra şüpheye düştüler:

"- Yahu, bu adamın yüzü, İsa'nın yüzüne; vücûdu ise, bizim adamınkine benziyor. Şimdi eğer bu adam İsâ ise, bizim adamımız nerede? Yok eğer bu, bizim adamımız ise, o zaman Isâ nerede?" diye tartıştılar.

Sonra da aralarında büyük kavgalar çıktı.

O şahıs asılınca, Meryem, yanında, İsa'nın (aleyhisselâm) duâsıyla cinnetten şifâ bulmuş bir kadın olduğu hâlde oraya geleli ve ikisi de asılan o adam için ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Yüce Allah, İsa'yı (aleyhisselâm) oraya indirdi; İsâ (aleyhisselâm) onların yanına gelip kendilerinden sordu:

"- Niçin ağlıyorsunuz?"

Onlar da:

"- Senin için ağlıyoruz."

İsâ (aleyhisselâm):

"- Yüce Allah beni onların arasından ref etti ve bana hayırdan başka bir şey olmadı. Bu asılma, onlara yapılan bir benzetmedir" dedi.

Muhammed b. İshak diyor ki:

"Yahudiler, İsâ'nın (aleyhisselâm) gayb âlemine kaldırılmasından sonra Havarilere işkenceler yaptılar. Havarîler, Yahudilerden çok çektiler. Nihayet Yahudilerin yaptıkları, Roma İmparatoru'na ulaştı. O zamanlar Yahudî Hükümdarı da, Roma imparatoruna bağlı bulunuyordu. Roma İmparatoru'na dediler ki:

"- Sana bağlı İsrâiloğullarından bir adam, kendisinin Allah İn elçisi olduğunu ilân etmiş; ölüleri dirilttiğini, anadan doğma körü ve alaca hastasını iyileştirdiğini onlara göstermiş ve daha neler neler yapmış."

İmparator:

"- Ben bunları bilseydim, Yahudilerin ona yaptıklarına müsaade etmezdim!" dedi.

Sonra adamlarını Havarilere göndererek onları Yahudilerin elinden kurtardı ve huzuruna getirtti ve onlara İsâ'yı (aleyhisselâm) sordu.

Havariler de, ona İsâ'yı (aleyhisselâm) anlattılar.

İmparator onları dinlerinde serbest bıraktı. Asılan şahsı asıldığı yerden indirterek ortadan kaldırdı, haç biçimindeki darağacını muhafaza altına aldı ve ona hürmet gösterdi. Sonra da, israil oğullarına karşı savaş açtı ve onlardan çok sayıda insan öldürdü. İşte o târihten itibaren Hıristiyanlık, Roma'ya yerleşti. Sonra İmparator Titus geldi ve İsa'nın (aleyhisselâm) gayb âlemine kaldırılmasından yaklaşık kırk yıl sonra Beytül-Makdisl işgal etti; onun halkını esir aldı ve Beytül-Makdis'de taş üstünde taş bırakmadı. İşte bu sırada Yahudilerden Benî Kurayza ve Benî Nadir kabileleri Hicaz toprağına göç etti."

Tarihçiler diyorlar ki:

Meryem, on üç yaşında iken İsa'ya (aleyhisselâm) hâmile kaldı ve onu, Ureşekm (Terusalem/ Kudüs) toprağında Beytül-Lahim'de, İskender'in Bâbili istilâsından altmış beş yıl sonra doğurdu.

İsâ (aleyhisselâm), otuz yasına girerken Allah (celle celâlühü) ona vahyetti ve otuz üç yaşında iken, beytül-Makdis'de, Ramazan ayında ve bir Kadir gecesinde onu Kendi katına kaldırdı. Annesi Meryem, ondan sonra altı sene yaşadı.

B- "Allah, hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır ."

Allah (celle celâlühü), tuzak kuranların, şer planları yapanların hepsinden daha üstün ve güçlüdür. Hiç umulmadık hâllerde zarar vermeye muktedirdir.

Zamir yerinde (zamir ile ifâde edilmek mümkün iken) lafz-ı celâlin (Allah) zikredilmesi, ilâhî heybeti daha güçlü olarak ifâde etmek içindir.

Âyetin bu cümlesi, mâkabk için bir zeyl mahiyetindedir.

54 ﴿