57

"İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince; Allah onlara mükâfatlarını tam olarak verecektir. Allah, zâlimleri sevmez."

A- "İmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince ; Allah, onlara mükâfatlarını tam olarak verecektir ."

Benim getirdiklerime imân edenler ve mü'minlerin âdeti olduğu üzere sâlih ameller işleyenlere gelince; onlara da Allahü teâlâ mükâfatlarını eksiksiz olarak verecektir.

Bundan önceki âyette kâfirlerin azabı hakkında mütekellim (birinci şahıs) kipi kullanıldığı hâlde (cezalandıracağım, denmiş iken), burada gaaib kıpı kullanılması (mükâfatlarını tam olarak verecektir, buyrulması), azab va mükâfatın kaynaklarının ayrı ayrı olduklarını zımnen bildirmek içindir. Zira birinin kaynağı Allah'ın celâl sıfatı, diğerinin ise cemal sıfatıdır. "Yüveffîhim / tam olarak verecektir", fiili, bir kırâete göre "nüveffîhim / Biz tam olarak vereceğiz" şeklinde azamet ifâde eden "Biz" kipi ile de okunmuştur.

B- "Allah, zâlimleri sevmez ."

Allahü teâlâ, hiçbir zâlimi sevmez. Bu kinaye ifâdesi, bütün lügatlerde hakikat gibi kullanıldığı için ilâhî kelâmda da kullanılmıştır.

Kâfirlerin zâlim olarak vasıflandırılmaları, onların kendi küfürleri ile, haddi astıklarını ve küfrü, şükür ve imân yerine koyduklarını zımnen bildirmek içindir. (Nitekim daha önce de belirtildiği gibi zulüm, bir şeyi, hakkı olmayan bir yere koymaktır.) Bu cümle, makablinin zeyli ve izahı mahiyetindedir.

57 ﴿