64

"(Resûlüm) de ki:

"- Ey Ehl-i Kitab! Sizinle bizim aramızda ortak bir kelimeye gelin:

Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim;

O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım;

Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabbler edinmeyelim. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse deyiniz kı:

"- Şâhid olun, biz gerçekten Müslümanlarız."

A- "(Resûlüm) de kı (Kul):

"- Ey Ehl-i Kitab ! Sizinle bizim aramızda ortak bir kelimeye gelin :

Allah'tan başkasına kulluk etmeyekm ;

O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ;

Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabbler edinmesin ."

Ehl-i Kitab'ı ilgilendiren bu emir, bazılarına göre Necran heyetine bazılarına göre de, Medine Yahudilerine hitab ve onları bütün Peygamberler ve semavî kitablar arasında müşterek olan bir söze çağırır. Şöyle ki:

İbâdetimizi yalnız Allah'a tahsis edelim; ibâdette O'na başkasını ortak kılmayalım ve başkasını ibâdete ehil görmeyelim; 49

49 İslâm'ın kendi dışındaki dinlerle diyaloga girmesi için Kur’ânın öngördüğü ilk şart budur.

"Uzeyir, Allah'ın oğludur; Mesih, Allah'ın oğludur" demek, tahrım ve tahlilde (haram ve helâl kılmakda) Yahudî ulemâsının sözlerine uymak suretiyle kimimiz kimimizi Allah'ın yanı sıra ilâhlar edinmeyelim! Çünkü onlar da, bizim gibi beşerdir.

Rivâyete göre;

" Onlar (Yahudiler) bilim adamlarını (hibr veya habr), (Hıristiyanlar) rahiblerinı (ruhban) Allah'tan başka Rabbler edindiler." (Tevbe 9/31) âyet-i kerîmesi nâzıl olunca;

Adiyy b. Hâtem, Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) :

"- Ya Resûlallah! Biz o rabiblere tapmıyorduk ki..." dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz sordu:

"- Pekiyi, bir şeyin helâl veya haram olduğunu onlar sizin için tesbit etmiyorlar mıydı ve siz de onların bu sözlerini tutmuyor muydunuz?"

Adiyy:

"Evet, öyle!.." dedi.

Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem):

"İşte o, budur" buyurdu.  

B- "Eğer onlar yine yüz çevirirlerse deyiniz ki

"- Şâhid olun biz gerçekten Müslümanlarız ."

Resûlüm, eğer onlar yine de, senin kendilerini davet ettiğin tevhıdden ve şirki terkten yüz çevirirlerse, o zaman sen ve mü'minler onlara deyin ki;

"Hüccetlerimiz sizi ilzam etmiştir; şimdi artık,

- ya sizin değil, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuzu kabul edin;

- ya da ilâhi Kitabların ifâde ettikleri ve bütün Peygamberlerin üzerinde mutabık kaldıkları gerçekleri inkâr ettiğinizi kabul edin!"

Tenbih:

Bu kıssada, irşadda gözetilen mükemmeliyet ve hüccet beyanındaki güzellik son derece şayan-ı dikkattir:

Resûlüllah

Önce İsa'nın ahvâlini ve onun hayatındaki değişik aşamaları anlatarak onun bir ilâh olmadığını;

Allah'ın kulu ve Resulü olarak nasıl insanları tevhide ve İslâm'a davet ettiğini ortaya koyuyor;

Sonra Necran heyetince hakikat anlaşıldığı hâlde inkârı sürdürmeleri sebebiyle onları mübahale veya mülâaneye davet ettiğini;

Onlar yine haktan yüz çevirip bazı şartlarla sulh andlaşmasina boyun eğince, bu sefer de onları, bütün Peygamberlerle kutsal Kitabların üzerinde ittifak ettikleri ortak bir söze çağırdığını belirtiyor;

Bunların hiçbir fayda sağlamadığı ortaya çıktığında da Allah'ın emri gereğince, onlara:

"- Şahit olun, biz gerçekten Müslümanlarız!" beyânı ile tartışmaya son veriyor."

64 ﴿