73"Kendi dininize tabî olandan başkasına inanmayın." (Resûlüm), onlara de ki: "- Hidâyet (doğru yol), Allah'ın yoludur." (Yahudiler kendi aralarında şöyle dediler:) "- Size verilenin misli (bir benzeri)nin başkasına da verildiğine yahut Rabbinizin katında sizin aleyhinize deliller getireceklerine inanmayın." (Resûlüm) de ki: "- Şüphesiz ki fadl (lütuf ve ihsan) / Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah rahmeti geniş olandır (Vâsi'), her şeyi hakkıyla bilen (A'lîm)dir." A- "Kendi dininize tâbi olandan başkasına inanmayın ." "- Siz Yahudi dindaşlarınız dışında, Kur’ân'ın ve Muhammed'in hak olduğu yolunda kimseye bir açıklama yapmayın!" Yahut; "- Siz, günün başındaki imânınızı, yalnız daha önce sizin dininizden olup da sonra islâmiyeti seçenlere açıklayın. Çünkü onların İslâm'dan dönmeleri ihtimali daha kuvvetlidir ve onların dönmeleri bizim için daha önemlidir." B- "(Resûlüm) onlara de ki (Kul): "- Hidâyet (doğru yol), Allah'ın yoludur ." Allah kimi dilerse, ona imân ve hidâyet nasib eder; imânda da sebat verir. C- "(Yahudiler kendi aralarında şöyle dediler:) "- Size verilenin misli (bir benzeri)nin başkasına da verildiğine yahut Rabbinizin katında sizin aleyhinize deliller getireceklerine inanmayın ." (Resûlüm.) de ki (Kul): "- Şüphesiz ki fadl (lütuf ve ihsan), Allah'ın elindedir . Onu dilediğine verir . Allah, rahmeti geniş olandır (Vâsi'), her şeyi hakkıyla bilen (A'lîm)dir ." Resûlüm! O Yahudilere de ki: "- Bütün bunları tasarlamanız ve söylemeniz, Peygamberliğin Benî İsrail kavminden başkasına verilmesini çekemediğiniz; gerçeği bildiğiniz hâlde gizlemeniz de mü'minlerin onu, Rabbiniz katında size karşı delil olarak kullanmalarından korktuğunuz içindir." Yahut; "- Peygamberliğin, sizden başkasına da verilebileceği gerçeğini, yalnız kendi taraftarlarınıza açıklayın; bunu Müslümanlara ifşa etmeyin ki, onların sebatı daha da kuvvetlenmesin ve müşriklere de anlatmayın ki, onlar, İslâm'a meyletmesin." "En yü'tâ / verildiğini" cümlesi, "ân yü'tâ" şeklinde takrıî (kınama) istifham olarak da okunmuştur. Bu takdirde anlam şöyle olur: "- Siz Yahudiler, bütün bunları, peygamberlik sizden başkasına verildi diye mi yapıyorsunuz?" Mezkûr cümledeki "en" harfi, bir diğer kırâete göre, olumsuzluk mânâsı ifâde eden "in" olarak da okunmuştur. Bu takdirde bu âyet de, anılan taifenin sözlerinden olur. Yani o taife şöyle demiş olur: "- Sizin dininize uymuş olanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın. Siz Isrâiloğullarına verilen peygamberliğin benzerinin başka bir millete verildiğine, yahut o Müslümanların Rabbiniz katında size karşı delil getireceklerine de inanmayın!" "Hidâyet, Allah'ın yoludur" cümlesi bir itiraz (ara) cümlesi olup o Yahudilerin hilelerinin, kendileri için bir fayda sağlamadığını belirtir. "Şüphesiz ki fadl, Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, Vâsi'dir, A'lîm'dir" cümleleri de pek açık bir hüccet olarak onların iddialarını red ve iptal eder. |
﴾ 73 ﴿