100

"Ey îmân edenler! Siz eğer kendilerine Kitab verilenlerden bir fırkaya uyarsanız, îmânınızdan sonra sizi kâfirler hâline getirirler ."

Bundan önce Ehl-i Kitab, yaptıkları iğva ve ıdlâlden vazgeçmeleri için kınandılar, tevbihe uğradılar. Bu âyette ise, Kitab Ehline uymaktan ve onların fitnesinin etkisi altında kalmaktan sakındırmak için, hitab mü'minlere tevcih edilmiştir.

"İn tütîû' / eğer tabî olursanız, uyarsanız" kaydı, onlara uymaktan ziyadesiyle sakınmanın ve o insanlarla arkadaşlık etmekten kaçınmanın lüzumunu daha iyi ifâde etmek içindir. Nitekim bundan önceki âyette tevbihin (kınamanın) umûmî olması da, caydırıcılığı kuvvetlendirmek içindi.

Yahut bu kayıt, nüzul sebebini muhafaza etmek içindir. Nitekim rivâyet olunuyor ki, Medine'de bir gün Evs ve Hazrec kabilelerinden bir cemaat, oturmuş sohbet ediyorlardı. O sırada, Müslümanları çok kıskanan ve küfrüyle şöhret bulan Şâs b. Kays adındaki Yahudi de, oradan geçiyordu . Evslilerle Hazreclileri böyle bir samimiyet, söz ve fikir birliği içinde sohbet ettiklerini görünce, bu durum onu ziyadesiyle öfkelendirdi. Bunun üzerine, yanında bulunan bir Yahudi gence, onların yanına gidip oturmasını ve kendilerine, Buâs savaşında olanları hatırlatmasını emretti. Buâs; Evs ve Hazrec için pek kötü bir gündü. O savaşta iki kabile birbirinden çok insan öldür müştü ve zafere uzanan Evs kabilesi olmuştu.

İşte Şâs, yanındaki Yahudi genç vâsıtası ile, onlara bu kötü hatıraları hatırlatmış oluyordu. Bahis açılınca Evsliler ve Hazrecliler, karşılıklı övünmeye, üstünlük taslamaya başladılar. Sonunda öfke ve gazabla birbirlerinin üstüne atıldılar ve "silah, silah!.." diye bağrıştılar. Böylece olay büyüdü ve her iki kabileden pek çok insan toplandı. İşte o sırada Resûlüllah Ashabı ile birlikte olay yerine geldi ve onlara:

"Hey ! Allahü teâlâ,

- size İslâm'ı lütfettikten,

- İslâm sayesinde câhılıye âdetlerini terkettıkten,

- İslâm inancı ile gönüllerinizi birleştirdikten sonra,

- ben henüz sizin aranızda iken,

- siz câhıliyeye geri mı dönüyorsunuz?" diye seslendi.

İşte o zaman Evs ve Hazrecliler, bunun bir şeytan dürtüsü ve düşmanlarının oyunu olduğunu anladılar da, hemen silâhlarını atıp istiğfar ettiler, birbirlerinin boyunlarına sarıldılar ve Resûlüllah ile beraber geri döndüler.

İmam Vahidî Ebû Hasen (radıyallahü anh) diyor ki:

" Evs ile Hazrec, savaşmak üzere saf bağladılar. İşte o sırada Âl-i İmrân (3) sûresinin "umulur ki hidâyete erersiniz" cümlesine kadar 100-103. âyetleri nazil oldu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip iki saf arasında durdu ve bu âyetleri yüksek sesle okumaya başladı. Onlar Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sesini duyunca, susup dinlediler. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sözlerini bitirince, onlar silâhlarını atıp biribirleriyle kucaklaşmaya ve ağlamaya başladılar."

Âyetteki "ba'de îmaniküm / îmânınızdan sonra" ifâdesi de, "derin îmânınızdan sonra" demektir ki bu, mü'minler için apaçık bir sebat telkinidir.

100 ﴿