105

"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılıp anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azab vardır."

A- "Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılıp anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın."

Kendilerine, hakkı apaçık ortaya koyan ve üzerinde ittifak gereken âyetler geldikten sonra bu kötü (denî) dünyanın geçici nimetlerini elde etmek için;

- bâtıl yorumlar yaparak,

- Peygamber in vasıflarını dile getiren âyetleri ketm ve tahrif ederek anlaşmazlığa düşen ve birçok fırkalara ayrılan Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi olmayın.

Âyetteki hitab ve nehiy, irşadla bizzat meşgul olan ilim sahiblerine doğrudan doğruya; onlara uyanlara da bilvasıta teveccüh eder.

Hayra çağırmak, dinî veya dünyevî iyiliği olan şeye davet etmekten ibarettir. Bu itibârla âyette, hayra çağırma cümlesinden sonra, aslında hayra çağırma kapsamına dahil olan mârufu emretme ile münkerden menetmenin zikri, hâssın âmme (özelin genele) atfı kabilindendir. Bu ise, emr-i bi'l-mâruf ve nehy-i ani'l -münkerin, diğer hayırlardan daha faziletli ve derece itibariyle daha yüksek olduğunu gösterir.

Ayrılıp anlaşmazlığa düşenleri, dinde anlaşmazlığa düşmüş olan bütün eski, ümmetleri kapsayacak şekilde genel bir mânâda yorumlamak da caizdir. Nitekim diğer bir âyette de:

"Kendilerine kitab verilenler, gelen bunca açık delilden sonra hasedlerinden dolayı (o Kitab) hakkında anlaşmazlığa düştüler." (Bakara 2/213) buyrulur.

Bir görüşe göre de, dinde anlaşmazlığa düşenlerden maksad, bu ümmetin bid'atçileridir.

Bir diğer görüşe göre ise, bunlardan murad, Harûriyye (ilk Haricîler) fırkasıdır.

Dinde anlaşmazlığa düşenlerden murad ne olursa olsun, âyette, nehyedilen ihtilaf, dinin usûlündeki (esaslarınadaki) ihtilaftır; furûdaki ihtilaf değildir. Ancak feri konulardaki ihtilaf da açık nassa ve icmâa aykırı olmamalıdır.

Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyuruyor ki:

"İhtilâfa ümmeti rahmetün / Ümmetimin ihtilafı rahmettir." Yine Peygamber buyuruyorlar:

"Ictihad edip de isabet edene iki ecir (sevab); yanılana da bir ecir vardır / Men ictehede fesabe felehu ecrani ve men eh tae felehu ecrun vahıidün."

B- "İşte onlar için büyük bir azab vardır."

O zikredilen sıfatları taşımaları yüzünden onlar için pek büyük bir azap vardır. Bu ilâhî kelâm, dinde tefrikaya düşenler için apaçık, kesin ve ağır bir vaîd; onlara benzeyenlere de şiddetli bir tehdit içerir.

105 ﴿