108"(Resûlüm) işte bunlar Allah'ın âyetleridir. Onları sana hak olarak okuyoruz. Allah, âlemlere zulmetmek istemez." A- "(Resûlüm) işte bunlar Allah'ın âyetleridir. Onları sana hak olarak okuyoruz." Resûlüm, işte ebrâr (özü, sözü doğru, fazıiletli insanlar) ın çeşitli nimetlerle ödüllendirileceğini ve küffar (küfür ve inkâr edenler)ın de hak ettikleri azaba uğrayacaklarını anlatan bu âyetler Allah (celle celâlühü) âyetleridir. Onları sana hak ve adaletle okuyoruz. Bu âyetlerin ifâde ettikleri hükümlerde, iyilik edenlerin sevablarının eksik verileceği; kötülük edenlerin de hak ettiklerinden fazla bir azab ile cezalandırılacağı, suçsuz insanların da azaba uğrayabileceği yolunda hiçbir haksızlık şaibesi yoktur. Fakat âyetlerde zikredilen va'd ve vaîdler gereğince, herkesin amellerinin karşılığı kendisine tam olarak verilecektir. Kur’ân âyetlerinin Peygamber'e tilâveti, Cebrâîl’in lisaniyle olduğu hâlde "netlûha a'leyke bi'l-hakk / onları sana hakk olarak okumaktayız" buyurulması, âyetlerin tilâvetine son derece önem verildiğini göstermek içindir. Bir kırâete göre, "netlûha / okuyoruz" fiil "yetlûha / okuyor" şeklinde de tilâvet edilmiştir. B- "Allah, âlemlere zulmetmek istemez." Bu cümle makablinin zeyli olup mazmunu en beliğ biçimde açıklar. Zulüm kelimesinin nekire olarak (harf-i tarifsiz) zikri, nefyin (olumsuzluğun) Allah'ın irâdesine tevcihi, hükmün âlemlere ta'liki ve Allah ism-i celilinin (zamir ile değil) zahir olarak ifâdesi, bu hükmün (zulmetmemenin) illet ve sebebini zımnen bildirir ve Allah'ın (celle celâlühü) zulümden münezzeh olduğunu en mükemmel şekilde belirtir. Allahü teâlâ, değil âlemlere zulmetmek, âlemlerden hiçbir ferde, hiçbir vakit zulüm irâde etmez. Bu cümlenin ifâde tarzında, kâfirlerin zâlim olduklarına, kendi nefislerini ebedî azaba mâruz bırakmakla ona zulmettiklerine imâ vardır. Nitekim diğer bir âyette de şöyle buyurulur: "Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; ancak insanlar kendi kendilerine zulmederler. "(Yûnus 10/44) |
﴾ 108 ﴿