114

"Onlar, Allah'a ve âhıiret gününe inanırlar; ma'rûf ile emr ve münkerden nehyederler. Hayır işlerinde de yarışırlar. İşte onlar Sâlihlerdendir."

A- "Onlar, Allah'a ve âhıiret gününe inanırlar ; "

Bu âyet, Ehl-i Kitab'tan olan o topluluğun diğer bir vasfını fakat aynı zamanda Yahudilerden farklı yanlarını ortaya koyar. Başka bir deyişle burada onların İslâm'ın beyân ettiği gibi Allah'a ve âhire t: gününe îmân ettikleri açıklanır.

İmânın kayıtsız ve mutlak olarak zikredilmesi, takyide gerek olmadığını zımnen bildirmek içindir. Çünkü mutlak olarak zikredilen bu îmândan İslâmî îmânın kasdedildiği açıktır.

Bir de, Yahudiler:

- "Uzeyr, Allah'ın oğludur" dedikleri,

- bazı İlâhî Kitabları ve Peygamberleri inkâr ettikleri,

- kıyamet gününü de başka türlü nitelendirdikleri için,

Allah'a ve âhiret gününe inandıklarını iddia etmelerinin hiçbir kıymet taşımadığına bir tarizdir. Eğer îmân zikredilen bu kayıtla kayıtlandırılmış olsaydı, belki onların îmânlarına da îmân denebilirdi. Heyhat ki gerçek böyle değildir.

B- "Ma'rûf ile emr ve münkerden nehyederler."

Bu iki vasıf, Ehl-i Kitab'ın o mutlu topluluğunun Yahudilerden farklı yanlarını beyân için zikredilmiştir. Bir de, o bedbaht Yahudilerin sevap kazanmak adına riyakârlık yaptıklarına, hattâ işi tersine çevirip insanları saptırmaya ve Allah yolundan alıkoymaya çalıştıklarına bir tarizdir. Zira onların yaptıkları münkeri emretmek ve mârufu menetmektir.

C- "Hayır işlerinde de yarışırlar."

Bu da, o bahtiyar topluluğun bir diğer sıfatıdır. Onlar gerek kendilerim gerekse başkalarını ilgilendiren bütün işlerde güzel davranış örneği verir ve her hususta hayrın bütün çeşitlerine son derece rağbet gösterirler. Bu cümle ayni zamanda Yahudilerin, hayırda çok ağır, serde ise çabuk davrandıklarına bir tarizdir.

Ç- "İşte onlar sarihlerdendir."

İşte onlar, o seçkin vasıfları sebebiyle, Allahü teâlâ katında hâlleri ıslah edilmiş ve O'nun rızâsına ve medhine hak kazanmış mutlu insanlardır.

114 ﴿