117

"Onların bu dünya hayatındaki infaklarının durumu, kendilerine zulmeden bir kavmin ekinlerini vurup mahveden dondurucu bir rüzgâr misalidir. Allah, onlara zulmetmiyor; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar."

A- "Onların bu dünya hayatındaki infaklarının durumu, kendilerine zulmeden bir kavmin ekinlerini vurup mahveden dondurucu bir rüzgâr misalidir."

Bu ayet de, kâfirlerin, "celb-i menafi' ve def-i mazarrat" için güvendikleri ve boş umut bağladıkları malların kendilerine nasıl hiç fayda sağlamadığını beyan eder.

Kafirlerin ibâdet, iftihar ya da şöhret; münafıkların da riyâ ve korku için yaptıkları harcamaların durumu, dondurucu bir rüzgarın vurduğu ekine benzer. Onlar küfür ve isyanları sebebiyle kendilerine zulmetmiş ve bundan dolayı da Allah'ın (celle celâlühü) gazabına uğramışlardır. İşte o dondurucu rüzgâr, ceza olarak onların ekinlerini vurmuş ve hepsini yok etmiştir. Bu kâfirler, kendilerine zulmetmekle vasıflandırılmışladır. Çünkü ilâhî gazabı mûcib hâllerinden dolayı helake uğramaları, onlar için daha ağır ve alçakladır.

Bu teşbihten maksad, onların yaptıkları harcamaların, kendilerine hiçbir yarar sağlamadığını, tamamen yok olup gittiğini belirtmektir.

Bu teşbih, daha önce Bakara (2) sûresinin 17. âyetinin tefsirinde geçen mürekkeb teşbih (kelimeler arasındaki teşbih değil, toplu teşbih) kabılindendır.

B- "Allah, onlara zulmetmiyor; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar."

Allah (celle celâlühü), onların harcadıkları malları zayi kılmakla onlara zulmetmedi; onlar mallarını yerinde harcamadıkları için kaybederek kendi kendilerine zulmettiler. Bazılarına göre bu cümlenin mânâsı şöyle de olabilir:

Allah ekini yok etmekle sahiplerine zulmetmedi; fakat onlar, bu cezayı hak eden fiilleri işlemekle kendi kendilerine zulmettiler.

Ancak bu mânânın bundan hemen önce sarahaten ifâde edilmiş olması buna engeldir.

117 ﴿