149

"Ey îmân edenler !

Eğer kâfirlere itaat ederseniz sizi gerisin geriye çevirirler de hüsrana uğrayanlara dönersiniz."

Bundan önce mü'minler, Peygamberlerin yardımcılarına uymaya teşvik olunmuş ve bunun her iki cihan saadetine vesile olduğu beyân edilmişti Şimdi burada da mü'minlerin, kâfirlere uymaları menedilmekte ve bunun, dünya ve âhıret hüsranına vesile olduğu belirtilmektedir.

Hitabın nida ve tenbih ile başlaması, muhtevanın pek önemli olduğunu göstermek içindir.

Muhatabların îmân ile vasiflandırılmaları, onların düşmanlarından farklı olduğunu göstermek suretiyle hâllerini kendilerine hatırlatmak ve onda sebatlarını sağlamak içindir. Nitekim "İn tütıîû'llezîne keferû / Eğer kâfirlere ıtâat ederseniz.." ifâdesinde münafıkların küfür ile vasıflandırılmasi, yine aynı gayeye matuf olup onlardan nefret ettirmek ve onlara uymaktan sakındırmak içindir.

Ali (radıyallahü anh) a göre:

"Bu âyet, Uhud savaşındaki kısmî hezimet sırasında münafıkların mü'minlere:

-Kardeşlerinizin yanma dönün ve onların dinine girin!" demeleri üzerine nazil olmuştur. Burada vurgulanan şudur:

"- Ey îmân edenler! Eğer siz o münafıkların sözlerine uyarsanız, onlar size kendi dinlerini benimsetirler ve bundan dolayı hem dünyada hem de âhirette hüsrana uğrarsınız; iki cihanda da saadete eremezsiniz ve âhirette ebedî azaba duçar olursunuz. Böylece durumunuz tersine döner, kazanmışken kaybedersiniz."

Bir görüşe göre de, bu kâfirlerden maksad, bir takım Yahudiler ve Hıristiyanlardır. Nitekim bunlar, Müslümanlara karşı müstağni davranıyorlar, dinleri hakkında onları şüpheye düşürmeye çalışiyorlar ve şöyle diyorlardı:

"- Eğer Muhammed hak peygamber olsaydı, savaşta yenilmezdi ve onunla Ashabının bu başlarına gelenler gelmezdi. Ve hiç şüphesiz o er (Muhammed)in hâli de diğer insanlardan herhangi birinin hâli gibidir ; bir gün aleyhine ve bir gün lehine oluyor."

149 ﴿