178"Kâfirler hiç sanmasınlar ki onlara süre (mehil) vermemiz (imlâ etmemiz) kendileri için daha hayırlıdır. Onlara süre vermemiz ancak günahlarını artırmaları içindir. Onlar için hor ve hakıir kılıcı bir azab vardır." A- "Kâfirler hiç sanmasınlar ki onlara süre (mehil) vermemiz (imlâ etmemiz) kendileri için daha hayırlıdır." Kâfirler, hiç sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz, yahut kendilerine bahşettiğimiz imkânlara mühlet vermemiz, onlar için daha hayırlıdır. Netice itibariyle onlara, Allahü teâlâ'nın mühlet vermesini kendileri için hayırlı sanıp sevinmeleri nehyedilmekte; onun kendileri için sadece şer ve zarar olduğu bundan da hasret ve üzüntü duymaları gerektiği belirtilmektedır. Nitekim bu cümlenin matufu olan: "(Resûlüm), küfürde yarışanlar seni mahzun etmesin." (Âl-i İmrân 3/176) kelâmının neticesi de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) in, kâfirlerin hâllerinin zahirine bakarak onlardan kendisine bir zarar gelebileceğini düşünerek üzülmesini önlemek ve onların kendisine zarar vermekten tamamen âciz olduklarını beyânla onu teselli etmektir. Bu âyetteki kâfirlerden maksad, - ya kâfirlerin cinsidir; böylece bu genel hükme, daha önce sözü geçen münafıklarla Yahudiler öncelikle dahil olur; - ya da yukarda isimleri geçen belli kâfirlerdir. "Velâ yahsebennellezîne kefem / kâfirler (küfredenler) hiç sanmasınlar ki..." cümlesinde görüldüğü gibi kâfirler hakkında zamir değil de zahir isminin kullanılması, sıla cümlesi (o kimseler ki, küfrü benimsediler) (mealde, kâfirler olarak geçti) ile onları uzun zaman kendi hâllerine bırakmak demek olan mühlet vermek arasında daimî bir beraberlik olduğuna delâlet eder. Ve mühlet vermekle devamlı beraberliği olan da küfürdür; yoksa küfre koşmak ve küfrü satın almak değildir. Çünkü bu iki hal, devamlı küfür esnasında yemden meydana gelen ve sonra nihayete eren geçici hâdiselerdir. Âyetteki hitab, - Ya Resûlallah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) mahsustur; onu teselli etme makamında en münasib olan da budur; - ya da kâfirlere mühlet vermenin onlar için hayırlı olduğunu sanabilecek herkes içindir. Buna göre, kâfirlerin akıbetlerinin kötü olduğu haberinin herkese yayılması kasdedilmiş olur. B- "Onlara süre vermemiz ancak günahlarını artırmaları içindir." Bu cümle, kâfirlere mühlet vermenin hikmetini açıklar. "Lâm" harfi, irâde içindir. (Yani Allah onlar için böyle irâde buyuruyor, demektir.) Mûtezile'ye göre ise, bu "lâm", akıbet içindir. (Yani akıbetleri böyle olsun diye... Zira Mutezileye göre kul, kendi fiillerinin yaratıcısı olduğundan, İlâhî irâde sözkonusu değildir.) "Innemâ" kelimesi, "ennemâ" olarak da okunmuştur. Buna göre mânâ şöyle olur: "Kâfirler, onlara mühlet vermemizin, şu anda yaptıkları gibi günahları arttırmaları için olduğunu sanmasınlar; hayır, onlara mühlet vermemiz, eski taksiratlarını, tevbe edip îmâna gelmekle telâfi etmeleri içindir." C- "Onlar için hor ve hakıir kılıcı bir azab vardır." Kâfirlere mühlet verme kapsamında onları dünya lezzetlerinden ve zinetlerinden faydalandırma bulunduğu ve bu da onların güçlenmelerine ve ceberutî tavırlar sergilemelerine zemin hazırladığı için, onların azabı alçakta olarak vasıflandırılmıstır ki, cezaları hâllerine uygun bir ceza olsun. |
﴾ 178 ﴿