184"(Resûlüm) eğer onlar seni tekzib ederlerse (üzülme) ! Senden önce de Peygamberler tekzib edildi. Onlar beyyineler, kutsal sayfalar (zebur- zübür) ve aydınlatıcı (münîr) bir Kitab getirmişlerdi." Bu âyet-i kerîmede açıkça görüldüğü gibi Resûlüllah, teselli edilmektedir. "Eğer onlar seni tekzib ederlerse (üzülme)!" cümlesi, mukadder şart cevabının illetidir. Bunun anlamı şudur: "- Resûlüm, eğer seni yalanlıyorlarsa, üzülme; çünkü senden önce o açık mucizeleri getiren peygamberleri de yalanlanmışlardı." "Zebur" kelimesi, aslında güzelleştirilmiş şey demektir. Buradaki anlamı, içinde bir çok hüküm bulunan kitabtır. Diğer bir görüşe göre ise zebur, menetmek fakat burada öğütler ve zecirler (zorlamalar) anlamındadır. "el-Kitabi'l-münîr / Aydınlatıcı Kitab", bir görüşe göre, Tevrat, İncil ve Zebur'dur. el-Kitabın, Kur’ân örfünde, tazammun ettiği mânâ, şeriat ve bir takım hükümleri içeren sahıfelerdir. İşte bundan dolayıdır ki, Kur’ân-ı Kerîm'in birçok yerinde "el-kitab" ve "el-hikmet" eş anlamlı olarak kullanılır. |
﴾ 184 ﴿