186"Andolsun ki hem mallarınızda hem de canlarınızda muhakkak imtihana çekileceksiniz. Andolsun ki sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden ve müşriklerden bir çok ezâ verici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız işte bu, şüphesiz işlerin en değerlisidır." A- "Andolsun ki hem mallarınızda hem de canlarınızda muhakkak imtihana çekileceksiniz." Bundan önce, kâfirlerden vaki olan üzücü hâdiselerden dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) teselli edilmişti. Şimdi burada da, Resûlüllah ile mü'minler, ileride kâfirlerden görecekleri üzücü muameleler için önceden teselli ediliyorlar ki ileride olabilecek sıkıntılara kendilerini akştırsınlar, onları karşılamaya hazırlıklı olsunlar ve vuku bulduklarında onları sabır ve sebat ile karşılasınlar. Çünkü korkunç hâdiselerin aniden saldırması, vasıflı erlerin bile ayaklarını kaydırır. Üzücü hâdiselere hazırlıklı olmak ise, onların tesirini azaltır. "Ibtilâ", imtihan, sınam, deneme anlamındadır. Bu mânâ, elbette ancak işlerin akıbetlerini bilmeyenler için düşünülebilir. Alîm (her şeyi bilen) ve Habîr (her şeyden haberdar olan) Allahü teâlâ hakkında ise mecazî anlamda kullanılmaktadır. "- Allah'a yemin olsun ki siz, imtihana çekilen bir kimse gibi muameleye tâbi tutulacaksınız ki bu suretle hakta ve güzel amellerde sebatınız ortaya çıksın." Bu tekidin faydası: - ya hâdiselerin tesirini azaltmak, - ya da o hâdiselere hazırlıklı olmaya ziyadesiyle teşvik etmektir. Maldaki imtihan, onun yok olmasına sebep olan çeşitli âfetlerdir. Malın her hangi bir hayır yolunda infakının, harcanmasının, imtihan konusunda düşünülmesi uygun değildir. Çünkü o, malı telef etmek değil, fakat kat kat artırmaktır. Canlardaki imtihan da, öldürülmek, esir alınmak ve başa gelen çeşitli meşakkatler, korkulu haller ve sıkıntılardır. Âyette önce mal zikredilmiştir. Çünkü malın yok olması, daha çok vakıî olmaktadır. B- "Andolsun ki Sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden ve müşriklerden bir çok eza verici sözler işiteceksiniz." "Min kabkküm / Sizden önce", size Kur’ân verilmeden önce demektir, Kendilerine Kitab verilenler de Yahudilerle Hıristiyanlardır. Bu şekilde ifâde edilmeleri, onların ayrılığının ana sebebini zımnen bildirmek ve onlardan işittikleri ağır sözlerin bir kısmının, kendi bâtıl iddialarına göre kitablarına müstenid olduğunu bekitmek içindir. Nitekim: "Allah bize ahid verdi; bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe biz hiçbir Resule îmân etmeyeceğiz." (Al-ı Imrân 3/183) Mealdeki âyet de buna delildir. Âyette sarahaten "min kabliküm / sizden önce" buyrulması, onların düşmanlık ve hakka muhalefet sebebini zımnen bildirmek ve ana sebebi takviye etmek içindir. Çünkü onların kıtablarının daha önce nazil olması, kendilerince ona bağlı kalmalarını gerktirmektedir. Siz Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve müşriklerden: -bu hak dini ve şer-i şerif hükümlerini tenkid ve kötüleme; -inanmak isteyenlere engel olma; -inanmış olanları yanılgıya düşme ile suçlama gibi bir çok gerçek dışı söylem ve eylemler; Kâ'b b. Eşref ve benzerlerinden de, -mü'minleri yerme (hicvetme), -müşrikleri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) a karşı kışkırtma gibi hayırsız, zararlı ve ağır sözler mutlaka görecek ve işiteceksiniz. C- "Eğer sabreder ve sakınırsanız işte bu, şüphesiz işlerin en değerlısidir." Eğer o sıkıntılar ve belâlar geldiklerinde: - onları güzelce karşılarsanız, - onlara sabırla katlanırsanız, - mâsiva (Allah'dan başka her şey) dan yüz çevirip kendinizi tamamiyle Allah'a verirseniz, - öyle ki sizin için sevdiklerinize ulaşmakla sevmediklerinizle karşılaşmak arasında fark olmazsa; işte sabır ve takva ile eriştiğiniz bu yüksek mertebe, herkesin azmetmesi gereken en değerli iştir. Çünkü meziyet ve şerefin kemâli bundadır. Bu sabır ve takva, Allahü teâlâ'nın azmettirdiği, emir buyurduğu, önem verdiği bir iştir. Hulâsa, yukarıda zikredilenler, Allahü teâlâ'nın azimlerinden olup onlara sabır göstermeniz ve muhalif hareketlerden sakınmanız gerekir. "Fe inne zâkke min a'zmii-umûr / işte bu, şüphesiz işlerin azmedilenidir" cümlesi, aslında şart cevabının illeti olup cevabın yerine geçmiştir. Bunun anlamı şudur: -Sabır ve takva gösterirseniz sizin için bu daha hayırlıdır; -Bu söylenenleri yapın; -Bu söylenenleri yaparsanız güzel yapmış ve isabet etmiş olursunuz. Çünkü bu, şüphesiz işlerin en değerlisidir. "Fe inne zâkke / işte bu" işareti., muhatapların sabır ve takvasını gösteriyor da olabilir. Bu takdirde cümle, şartın cevabi olur. Sabır ve takva emrinin şart şeklinde ifâde edilmesi (eğer sabrederseniz...), Allahü teâlâ'nın kullarına olan büyük lütfunun apaçık ifadesidir. |
﴾ 186 ﴿