189

"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah, her şeye kaadirdir."

A- "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır."

Göklerle yerin ve bu ikisinde bulunan bütün varlıkların kaahir sultanı yalnız Allahü teâlâ'dır. O, icad ile idam, ihya ile ımâte, ta'zib ile mükâfatlandırma itibariyle varlık alanında dilediği gibi tasarruf eder. Bu tasarrufta başkasının hiçbir şekilde müdâhale şaibesi yoktur.

B- "Allah, her şeye kaadirdir."

Bu ifâde, gökler ile yer olarak ifâde edilen cismanî âlem hükümranlığının Allah Teâla'ya mahsus olduğunu açıklar. Hiçbir şey dışarıda kalmamak üzere Allah'ın her şeye kaadir olması, baştan başa bütün mâsivanın (Allah'tan başka her şeyin) Allahü teâlâ'nın kudreti dahilinde olması demektir. Ve bunun zorunlu neticesi olarak:

- göklerle yerin hükümranlığı bütünüyle Allah'a (celle celâlühü) mahsustur;

- hiçbir varlık O'nun kudret ve hükümranlığına ortak değildir.

Âyetin bu cümlesi, daha önceki âyette bahsi geçen insanlar için elem verici bir azab olduğu ve o azabtan kurtulamayacakları gerçeğim de açıklar. (.)

Bu cümlede zamir makamında ism-i celikn (Allah) zahir olarak zikredilmesi, mehabeti artırmak ve hükmün ana illetini bildirmek içindir. Zira kudretin bütün eşyaya şâmil olması, ulûhiyet hükümlerindendir.

189 ﴿