18"Yoksa (o kabulü va'dedilen tevbe) kötülük işlemekteyken ölüm gelip çatınca "şimdi ben tevbe ettim" diyenler için değildir. Kâfir olarak ölenler için de değildir. İşte bunlar için Biz, elem verici (can yakıcı) bir azab hazırladık." A- "Yoksa (o kabulü va'dedilen tevbe) kötülük işlemekteyken ölüm gelip çatınca "şimdi ben tevbe ettim" diyenler için değildir." Bundan önceki âyette bahsi geçen makbul tevbenin ne olduğu, burada sarahatle açıklanmakta ve ilâve olarak da, bunlardan başkasının tevbesmin yok hükmünde olduğu bildirilmektedir. "Seyyiât / kötülükler" kelimesinin çoğul sıygası ile olması, kötülüklerin zaman içinde tekerrür etmesi itibariyledir; yoksa bundan bütün kötülük çeşitlerinin kastedildiği için değildir. Başka bir deyişle ölecekleri zamana kadar kötülük işlemeye devam edip de nihayet ölüm gelip çatınca "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenlerin bu sözleri tevbe sayılmaz. Bunlar gerçek anlamda tevbe olarak kabul edilmez. B- "Kâfir olarak ölenler için de değildir." Tevbenin kabulü ne onlar, ne de bunlar içindir. Kâfirlerin kâfir olarak tevbeleri söz konusu olmadığı hâlde onun da zikredilmesi, tevbe edeceklerini söyledikleri hâlde tevbelerini tehir edenlerin bu sözlerinin hiçbir değer taşımadığını kuvvetlice belirtmek ve bunun yok hükmünde olduğunu bildirmek içindir. "Velâ" nefiy /olumsuzluk harfinin tekrar edilmesi, zımnen bildiriyor ki, bir fayda sağlamama itibariyle, tevbeyi tehir edenlerin hâli kâfir olarak ölenlerin hâlinden de daha açıktır. Burada ölüm anına kadar tevbe etmeyenlerle kâfirlerden maksad, - ya özellikle kâfirlerdir, - ya da yalnız fâsiklardır. Buna göre kâfir olarak isimlendirilmeleri, durumlarının vehâmetini ifâde etmek içindir. Nitekim, " Kim inkâr (küfür) ederse, artık Allah şüphesiz bütün âlemlerden müstağnidir." (Al-i İmrân 3/97) meâlindeki âyetin ifâdesi de bu kabildendir. Bunlardan maksad, hem kâfirler, hem de fâsiklar olabilir. Bima göre ıkı erubun kâfir olarak vasıflandırılmaları tağkb (ikisinden birini galip sayarak ifâdede onu nazara almak) yoluyladır. Birincisinden (ölüm anına kadar tevbe etmeyenler) fâsıkların, İkincisinden (kâfir olarak ölenler) ise kâfirlerin kastedilmiş olması da caizdir. Buna göre iki fırkanın aynı kefeye konulması da ayrı bir mübalağadır; vehâmetin ifadesidir. C- "İşte bunlar için Biz elem, verici (can yakıcı) bir azab hazırladık." Uzak işareti "ülâike"nin kullanılması, onların hâhnın çirkinliğinin son asamaya vardığını ve kötülükteki mertebelerinin pek uzak olduğunu bildirmek içindir. Azabın bu şekilde vasıflandırıiması, zât olarak da, sıfat olarak da pek korkunç olduğunu bildirmek içindir. |
﴾ 18 ﴿