32"Allah'ın birinize diğerini tercihan (tafdıîlen) verdiği şeyi dilemeyin. Erkeklere kendi kazandıklarından bir nasib vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir nasib vardır. Allah'ın fadlın (inayet ve lûtfun) dan isteyin. Şüphesiz ki Allah, her şeyi hakkıyle bilen (A'lîm) dir." A- "Allah'ın birinize diğerini tercihan (tafdıîlen) verdiği şeyi dilemeyin." Özlemi çekilen şeylerin mübhem olarak ifâde edilmesi, onları, kendilerine zor gelecek şeyleri yüzlerine karşı söylenmekten korumak içindir. 1- Abdullah Kaffal el-Mervezî diyor ki: "- Allahü teâlâ, önce başkalarının mallarını haksız yere yemekten ve haksız olarak cana kıymaktan, akabinde de buna yol açacak şekilde başkalarının mallarına göz dikmekten ve onu özlemekten nehyetti." 2- Bir görüşe göre de, Allah (celle celâlühü), önce başkalarının mallarına bedenle, bil-fiil sonra da hased yoluyla, kalben tecavüzden nehyetti. Bu nehiylerin amacı, onları zahiren ve bâtınen arındırmaktır. Yani Allahü teâlâ'nın, sizin dışınızda cereyan eden bir yarışın sonucu olarak bazılarınıza bahşettiği sân, şeref ve mal gibi dünya nimetlerini temenni etmeyin. Çünkü bu nimetler, İlâhî bir taksim olup kulların hâllerine uygun birer tedbirdir. Bu ilâhî tedbir de kulların büyük, küçük bütün işlerim kuşatmış olan İlâhî ilminin sonucudur. Binâenaleyh dünyevî nimetler bakımından geride bulunan her insan bu İlâhî taksime razı olmak, kendisinden üstün olanların nasiblerini özlem emeli ve o insanları kıskanmamalıdır. Çünkü bu hal, erişilmez üstün hikmet üzerine tesis edilmiş bulunan kader hükmüne karşı çıkmak olur. Yoksa bazılarının dediği gibi, o nimetlerin kendisinde olmaması, kendisi için daha hayırlı olduğu için değil ve bunun aksinin, kendi, zararına olduğu için de değildir. Çünkü daha sonra gelecek "Allah'ın fadlından isteyin" emri, bu mânâya müsait değildir. Zira bu emirle yasaklanmış olan mutlaka kendi nasibinden fazlasını temenni etmek değil fakat başkasının nasibini dilemektir. B- "Erkeklere kendi kazandıklarından bir nasib vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir nastib vardır." Diğer bir görüşe göre, Allahü teâlâ, mirasta erkeğe, kadının iki katını hisse verince, kadınlar dediler ki: "- Bizim, erkek hissesinin iki katını almaya daha çok ihtiyacımız var. Çünkü biz güçsüzüz; erkekler ise bizden daha güçlü ve geçimlerim kazanmaya daha muktedirdir." İşte bunun üzerine bu âyet-i kerîme nazil oldu. Bu görüş, Âyetteki nehyin, "Erkeklere kendi kazandıklarından bir nasib vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir nasib vardır."cümlesiyle ifâde edilen sebeble izah edilmesine daha uygun düşer. Çünkü bu cümle, söz konusu temenninin erkekler ve kadınlar arasında cereyan ettiğini sarahatle bildirir. C- "Allah'ın fadl (inayet ve lûtfu)ndan isteyin. Şüphesiz ki Allah, her şeyi hakkıyle bilen (A'lîm)dir." Bu cümle, daha önce geçen nehiy cümlesine yani "Allah'ın birinize diğerini tercihan (tafdıîlen) verdiği şeyi dilemeyin" cümlesine atıftır. Bu iki cümle arasına illet cümlesinin girmesi, sonucu açıklamak içindir. Bir de, illet cümlesi, bu emre uymaya teşvik eder. Yani bu: "- Siz, başkaları tarafından kazanılmış ve onlara mahsus nasibleri dilemeyin. Arzuladıklarınızı Allahü teâlâ'nın tükenmez nimet hazinesinden isteyin. Zira Allahü teâlâ, istediklerinizi (sebeplere lâyikı veçhile sarıldığınız takdirde) verîr; yahut siz, Allah'tan lûtfunu isteyin" demektir. Bir hadiste de şöyle buyurulur: "- Sız bir kardeşinizin makm temenni etmeyin; fakat "Allah'ım! Onunki gibi bir mal ile beni de rızıldandır" deyin." Abdullah ibni Mesüd (radıyallahü anh) tan rivâyet olunduğuna göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "- Allah'tan lûtfunu isteyin. Çünkü O, Kendisinden istenilmesini sever. Ve en üstün ibâdet de, ferahlık beklemektir / Seelû-llâhü min fadlıhi feinnehu yuhıbbü en yüs'ele ve efdalü'l-ı'badeti intizarü'l-ferac." Bir görüşe göre, "Erkeklere kendi kazandıklarından bir nasib vardır." cümlesindeki nasib, âhiret mükâfatıdır ve ıktisabtan da murad budur. Buna göre âyetin nüzul sebebi de şudur: Rivâyete göre, Ümmü Seleme Validemiz (radıyallahü anha) şöyle demiştir: "- Keşke Allah (celle celâlühü), erkeklere cihadı farz kıldığı gibi biz kadınlara da farz kılsaydı da onlarınki gibi bizim de mükâfatımız olsaydı / Leyte-llâhü ketebe a'leyne'l-cihâde kema ketebehu a'le'r-ricâk feyekûne lena mine'l-ecri meselü ma lehüm." Yani erkek ve kadın cinsinin her biri için onların amellerine terettüb eden özel mükâfatlar vardır. Erkeklerin kendilerine yaraşan savaş ve benzen gibi amellerin karşılığı özel mükâfatlar öngörülmüş kir. Binâenaleyh kadınlar, erkeklere mahsus mükâfatları temenni etmesinler; kendi hâllerine uygun olan mükâfatları Allahü teâlâ'nın rahmet hazinesinden istesinler. Ancak erkeklerin mirastaki üstünlüklerini anlatan âyetin siyakı bu son tefsire müsait değildir. Ç- "Şüphesiz ki Allah, her şeyi hakkıyle bilen (A'lîm)dir." İşte bundan dolayıdır ki, Allah (celle celâlühü), erişilmez hikmetlerinin gereği olarak., insanları değişik sınıflara ayırmış ve kendilerine bahşedilmiş olan istidatlarına göre kimilerinin derecesini diğerlerinden yüksek kılmıştır. |
﴾ 32 ﴿