50

"Bak, Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar! Apaçık bir günah olarak bu onlara yeter."

A- "Bak, Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar !"

Bundan maksad, onların bu hâlinin şenî ve son derece çirkin olduğunu ortaya koymak ve içinde bulundukları hâlin, iki sebeble yadırgandığını vurgulamaktır. Şöyleki:

- Birincisi, aksi bir vasıf taşıdıkları hâlde o vasfı taşıdıklarını iddia,

- İkincisi de Allahü teâlâ'ya iftira etmeleridir.

Onların Allah (celle celâlühü) katında temiz olduklarını iddia etmeleri, Allah’Hin onları kabul buyurduğunu ve kendilerinden hoşnud olduğunu iddıâ etmeleri demektir ki, Allah (celle celâlühü) onların bu iddiasından münezzehtir.

Allah'a iftira etmeleri ise cürüm olarak birincisinden daha şenî ve ondan daha çirkindir. Çünkü Allahü teâlâ'ya tamamen imkânsız olan bir şeyi isnad etmiş oluyorlar. Bu da, O'nun,

- küfrü kabul etmesi,

- kulları için küfre rızâ göstermesi,

- kâfirin küfrünü ve diğer günahlarını bağışlamasıdır.

İşte bundan dolayı teşnii şiddetlendirmek, tâcibı (taaccüp ettirmeyi) tekid etmek üzere nazar, bunun keyfiyetine tevcih edilmiştir. (Bak; Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar?) iftira ancak yalanla olduğu hâlde âyette, iftira ile beraber bir de kizbin (yalanın) de sarahaten zikredilmesi, onların hâlini mübalağa ile takbih içindir.

B- "Apaçık bir günah olarak bu onlara yeter."

Kendilerini tezkiye etmeleri,

- Diğer büyük günahları olmadan yalnız bu iftiraları başlı başına, apaçık büyük bir günah olarak onlara yeter.

- Ya da en ağır cezaya müstahak olmaları için bu suçları yeter.

50 ﴿