53

"Yoksa onların mülkten bir nasibleri mi var? Öyle olsaydı insanlara bir hurma çekirdeğinin oyuğu (nakıîr) kadar bile bir şey vermezlerdi."

A- "Yoksa onların mülkten bir nasibleri mi var ?"

Burada da Yahudilerin başka çirkin hareketi anlatılıyor. Kendi kendilerini tezkiye etmelerinden ve diğer kötü davranışlarından dolayı zemmedildikten sonra başka bir konuya geçiliyor. Bu defa onlar hükümranlıkta bir nasip iddia etmeleri, aşırı cimrilik ve aç gözlülükleri sebebiyle zemmediliyor.

Bu istifham, inkâr için olup onların, hükümranlığın sonunda kendilerine döneceği iddialarını red ve ibtal eder.

B- "Öyle olsaydı insanlara bir hurma çekirdeğinin oyuğu kadar bile bir şey vermezlerdi."

Bu kelâm, onların bu hükümranlığa lâyık olmadıklarını, aksine ancak bundan mahrum kalmaya müstahak olduklarını beyân eder. Zira onların cimrilik ve açgözlülükleri o kadar aşırıdır ki, hükümranlıktan kendilerine bir nasib verilmiş olsa, ondan insanlara en ufak bir şeyi vermezler. Oysa kendilerine hükümranlık verilen kusanlar, başkalarına faydalı olmak zorundadırlar.

"Nakıîr", hurma çekirdeğinin ortasındaki ince oyuğun adıdır. Azlık ve önemsizlik misâli olarak kullanılır.

Bu İlâhî kelâm, onların karakterini bütün açıklığıyla ortaya koyar. Onlar, hükümdar oldukları zaman hâlleri böyle ise, zeki ve fakır oldukları zaman hâlleri nasıl olur tahinin edersin?

Buradaki istifham, vukuun inkârı için değil, vaktin inkârı için de olabilir. Yani yoksa onlar, hükümdarlar gibi büyük miktarda malların, bağ ve bahçelerin ve muhteşem sarayların sahipleri oldukları hâlde, insanlara bir çekirdek oyuğunu dolduracak kadar bir şey bile vermezler mi? Tıpkı babasına bakmayan zengin bir adama:

"- Bu kadar servetin olduğun hâlde de mi babana bir şey vermiyorsun?" dendiği gibi. Buna göre Âyetteki "izen / O hâlde" kelimesi, inkâr ve kınamayı kuvvetlendirmek için kullanılmiştır. Zira dünyadan nasib verilmesi, yardım sebebi olması gerekirken, onlar bunu, yardımı uzaklaştırma sebebi, yapmışlardır.

53 ﴿