176A- "(Resûlüm) senden fetva istiyorlar. De ki: - Allah, size kelâle (babası ve çocuğu olmayan kimse)nin mirası hakkındaki hükmünü şöyle açıklar." Fetva istedikleri konunun açık olarak zikredilmemesi, ondan sonraki anlatımın yeterli sayıldığı içindir. Kelâle kelimesinin tefsiri, bu sûrenin başında geçti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) e bu fetvayı soran, Câbir b. Abdullah'dır (radıyallahü anh) Rivâyet olunuyor ki, Vedâ Hacet yılında Mekke yolunda Câbir (radıyallahü anh), Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "- Benim bir kızkardeşim var; bu durumda kızkardeşim ölürse, onun mirasından ben ne alacağım?" diye sordu. Diğer bir rivâyete göre ise, Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh), hasta iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onu ziyarete gitti. O sırada kendisi, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "- Ben kelâle (babası ve çocukları olmayan) bir kimseyim; buna göre ben malımı ne yapacağım?" diye sordu. Rivâyete göre Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh) diyor ki: "- Ben hasta iken, şuurum yerinde olmadığı bir sırada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ziyarete geldi ve abdest alıp abdest suyundan benim üstüme serpince şuurum yerine geldi. O zaman ben: "- Ya Resûlallah! Benim mirasım kime kalacak? Bana kelâle (babam ve çocuklarım olmayan) yakınlarım mı vâris olacak ?" diye sordum. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerîme nazil oldu. B- "Çocuğu olmayan ve kız kardeşi bulunan bir erkek ölürse terekenin yarısı onundur." 1-Bir erkek, çocuksuz ve babasız olarak ölürse ve onun sadece bir kız kardeşi varsa, mirasın yarısı onundur. 2-Kalan yarısı da, eğer asabe (muayyen bir payı olmayan) varisler varsa onlara aittir; yoksa o da, red yoluyla (başkaca varisler olmadığından) kızkardeşe kalır. Kelâle, hem çocuksuz, hem de babasız ölen bir kimsenin durumudur, Babanın yolduğunun açıkça zikredilmemiş olması, meselenin gayet açık olmasından ve varislerle ilgili tafsilatın buna delâlet etmesinden dolayıdır. 3-Kız kardeşten murad, yalnız ana bu- kız kardeş değildir. Çünkü onun hissesi altıda birdir. Bununla ilgili açıklama, bu sûrenin başında geçti. C- "Çocuğu Olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona vâris olur." Kızkardeş ölür de, erkek kardeş kalırsa ve ölen kızkardeşin erkek veya kız çocuğu bulunmuyorsa, erkek kardeş vâris olur. Daha açık bir ifadeyle mirasın tamamını alır. Çünkü hiç çocuğu olmaması, mirasın tamamını almasının şartıdır; yoksa kısmen vâris olması değildir. Kısmen vâris olması, miras bırakanın kızının olması haklide söz konusu olur. Bu âyette, erkek kardeşlerin, çocuklardan başkasıyla mirastan sakıt olup olmadıklarına delalet eden bir şey yoktur. Ancak Sünnet (hadis), onların baba ile sakıt oldukları yönündedir. Ç- "Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa, terekenin üçte ikisi onlarındır." Eğer kızkardeşler iki veya daha fazla iseler, mirasın üçte ikisi onlarındır. D- "Eğer kardeşler erkek ve kadın iseler, erkeğin payı iki kadın payı kadardır. Şaşırmayasınız diye Allah, size açıklama yapıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilen (Alîm)dır." Bu durumda tereke, asabe yoluyla (kimseye belli ve değişmeyen bir pay verilmeden) kadına bir, erkeğe iki pay olmak üzere kardeşler arasında taksim edilir. Bu âyet-i kerîme, Kur an'da ahkâm konusunda en son nazil olan âyettir. Rivâyete göre Ebubekir el-Sıddîk (radıyallahü anh), hutbesinde dedi ki: "Haberiniz olsun ki, Allahü teâlâ'nın Nisa (4) sûresinde ferâız (miras hukuku) ile ilgili indirdiği âyetler şöyledir: Bu âyetlerden: birincisi, çocuklar ve babalar hakkındadır; ikincisi, karı koca ve ana bir kardeşler hakkındadır, sûrenin sonundaki âyet ise, ana-baba bir veya baba bir kardeşler ve kızkardeşler hakkındadır. Enfâl (8) sûresinin sonundaki âyet ise, ülü'l erham (kardeş ve anıca kızları gibi, mirastan belli bir nisbette hissesi olan varisler ile asabe, yani bir hissesi olmayıp hisselerden artanı alan varisler dışındaki akrabalar) hakkındadır. Allahü teâlâ, her şeyi ve ezcümle sizin hayatınız ve mematınızla ilgili bütün hallerinizi eksiksiz olarak bilir. Binaenaleyh O, sizin hâl ve menfaatlerinize olan hükümleri ortaya koyar. Rivâyet olunduğuna göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: "Kim, Nisa sûresini okursa, miraslardan pay alan bütün mü'min erkeklere ve mü'mine kadınlara sadaka vermiş gibi sevab alır; yine, bir köle satın alıp âzad etmiş gibi sevap alır; şirkten uzak kalır ve Allahü teâlâ'nın, mağfiretlerini dilediği zümreye dahil olur (Men karae sûrete'n-nisâi fekeennema tesaddaka a'lâ külli mü'minin ve mü'minetin verişe mîrasen ü'tıî minel-ecri kemen iştera muharraran ev beriî mine'ş-şirld ve kâne fi meşîeti-llâhi tealâ mine-llezîne yütecavezü a'nhüm.) Allahü teâlâ, cümle ilim sahiplerinden daha iyi bilir. |
﴾ 176 ﴿