5

"Bugün size tayyibat (iyi ve temiz şeyler) helâl kılındı. Kendilerine Kitab verilmiş olanların yiyecek (taa'm)leri size helâldir; sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir.

Mü'minlerden hür ve iffetli kadın (muhsana)larla, sizden önce kendilerine Kitab verilmiş olanlardan hür ve iffetli kadın (muhsana)lar, zina etmeyerek, gizlice dost tutmuş da olmayarak, namuslu bir şekilde mehillerini kendilerine verdiğiniz takdirde size helâl kılınmıştır.

Kim îmânı inkâr ederse artık onun ameli gerçekten boşa gitmiştir. O, ahıirette de hüsrana uğrayanlardandır."

A- "Bugün size tayyibat (iyi ve temiz şeyler) helâl kılındı."

Tefsir ulemasına göre üç yerde geçen "bugün / el-yevme " kelimesinden kastedilen bir vakittir. Tekrar edilmesi, tekid içindir. Bir de, bu vakitte vaki olan olaylar değişik olduğundan, tekrarı güzeldir.

B- "Kendilerine Kitab verilmiş olanların yiyecekleri size helâldir."

Yahudilerin ve Hıristiyanların yiyecekleri size helaldir.

Ali (radıyallahü anh), Benî Tağkb kabilesi Hıristiyanlatını bundan istisna etmiş ve onların Hıristiyanlık inancı üzerinde olmadıklarını ve Hıristiyanlıktan şarap içmek dışında bir şey almadıklarını söylemiştir. İmam Şafiî de, bu görüşü benimsemiştir.

Yahudi ve Hıristiyanların yiyeceklerinden maksad, onların kestikleri hayvanların eti ile diğer yiyecekleridir.

Rivâyete göre Ibni Abbas (radıyallahü anh) tan Hıristiyan Arapların kestikleri hayvan etinin hükmü sorulmuş ve o da, onu yemekde beis (dinî sakınca) olmadığını söylemiştir. Tabiîlerin genel görüşü de budur.

İmam Ebû Hanîfe ile ashabı da bu görüşü benimsemişlerdir. Ebû Hanîfe'ye göre Sâbıîlerin hükmü de Ehl-i Kitab hükmü gibidir.

Ebû Hanîfe'nin iki talebesi İmam Muhammed ile İmam Ebû Yusuf Yakub ise diyorlar ki:

"Sâbiîler, iki sınıfa ayrılır:

Bir sınıfı, Zebur okuyorlar ve meleklere tapıyorlar.

Bir sınıfı da, hiçbir semavî kitab okumuyorlar ve yıldızlara tapıyorlar. İşte bunlar Ehl-ı Kitab'tan değildir."

Mecûsîler (Zerdüştiler) ise, cizye alınması konusunda Ehl-i Kitab gibi muamele görmüşlerse de kestikleri hayvanın yenilmesi ve kızlarının nikâh edilmesi konularında Ehl-i Kitab gibi kabul edilmemişlerdir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Mecûsîlere Ehl-i Kitab muamelesi yapın; ancak kadınlarını nikahlamayın."

C- "Sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir."

Yiyeceklerinizi onlara yedirmenizde ve satmanızda bir sakınca yoktur. Eğer haram olsaydı, bu da caiz olmazdı.

Ç- "Mü'minlerden hür ve iffetli kadın (muhsana)larla, sizden önce kendilerine Kitab verilmiş olanlardan hür ve iffetli kadın (muhsana)lar zina etmeyerek, gizlice dost tutmuş da olmayarak, namuslu bir şekilde mehillerini kendilerine verdiğiniz takdirde size helâl kılınmıştır."

Burada hür ve iffetli kadınların tahsis en zikredilmesi evlâ olanı teşvik etmek anlamındadır; yoksa diğerleriyle evlenmenin caiz olmadığı anlamında değildir. Çünkü Müslüman cariyelerle evlenmek ittifakla sahihtir.

İffetli olmayan kadınlarla evlenmek de caizdir.

Ehl-i Kitab olan cariyeler ise, İmam Ebû Hanîfe (radıyallahü anh) ye göre Müslüman kadınlar gibidir. İmam Şafiî (radıyallahü anh) ye göre ise öyle değildir.

Bizden önce kendilerine Kitab verilmiş olan iffetli kadınlar, harbiye (yabancı ülke vatandaşı) olsalar da, nikâhları helaldir.

Ibni Abbas (radıyallahü anh) ise, harbiye kadınların nikâhlarının helâl olmadığını söylemiştir.

Âyette, bu nikâhların helâl olmasının, melihlerini kendilerine ödeme şartına bağianması, bunun vucûbunu tekid ve evlâ olanı teşvik etmek içindir.

Diğer bir görüşe göre ise, incitirlerini vermekten maksad, mehillerini bîr hak olarak kabul etmektir.

D- "Kim îmânı inkâr ederse artık onun ameli gerçekten boşa gitmiştir. O, âhıirette de hüsrana uğrayanlardandır. "

Her kim, burada beyan edilen helâl ve haramların dahil olduğu İslâm ahkâmını inkâr, onları kabulden imtina ederse, artık onun daha önce yapmış olduğu salih amelleri gerçekten boşa gitmiştir ve o, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır.

5 ﴿