116

"Yeryüzündeki insanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar (ittiba ederler) ve ancak yalan söylerler."

Bundan önce;

- hakemliğin Allahü teâlâ'ya mahsus olduğu;

- çünkü hak ile batılı birbirinden ayıran kâmil Kitab'ın O'nun tarafından indirildiği;

- o Kitabın kelimelerinin tamamiyle doğru,

- ve hükümlerinin son derece âdil olduğu;

- onu değiştirecek hiçbir güç veya kimse (mübeddil) bulunmadığı;

- Allahü teâlâ'nın, işitilebilenlerin hepsini işittiği ve bilinebilenlerin hepsini bildiği;

- hakemliğin de O'na mahsus olduğu belirtilmişti. Şimdi burada da kâfirlerin,

- o kemâlâtin zıtları ile muttasıf bulundukları;

- o zıtların da, dalâlet, idlâl, cehalet ve Allahü teâlâ'ya karşı yalan uydurmak ve fâsid zanna uymak gibi nakısalar olduğu belirtiliyor. Bundan amaç, o kâfirlerin hallerinin iddialarına tamamen ters düştüğünü ortaya koymak, insanları onlara meyletmekten ve fikirleri ile amel etmekten sakındırmaktır.

"yeryüzündekiler" den murat, bütün insanlardır ve onların "çoğu"ndan murat da kâfirlerdir.

Diğer bir görüşe göre ise, yeryüzünden murat Mekke; insanların çoğundan murat da Mekke sakinlerinin ekseriyetidir.

Burada demek istenen şudur:

"- Resûlüm, sen onlara uyup da onlardan bir hakem tayin edecek olursan onlar, seni Allah'a giden yol (sebîli-llâh)dan, O'nun kulları için teşri buyurduğu kurallardan saptırırlar. Onlar, ancak zanna uyarlar. Bu, onların atalarının hak üzere olduklarını sanmalarından ve kendilerinin de onları izlemelerindendir."

Zandan murat, onların cehaletleri ve bâtıl fikirleridir. Buna göre zan, ilmin karşıtıdır.

Hulâsa,  onlar, din işlerinde ancak zanna uyarlar ve şüphesiz zan, hakikat karşısında bir şey ifâde etmez. İşte bundan dolayıdır ki onlar, apaçık bir dalâleti sürdürürler. Başkasını irşada kalkışan sapkın, onu da saptırmış olur. Böylece onlar, kendileri dalâlette oldukları gibi başkalarını da dalâlete düşürürler.

Ve onlar, ancak yalan söylerler.

- Allah'a oğullar ve kızlar izafe etmelerinde,

- Putlara ibadeti Allah'a yaklaşma vesilesi yapmalarında,

- Ölü hayvan etini helâl saymalarında,

- Bahire (izahı Mâide: 103. Âyetin tefsirinde geçti.) ve benzeri hayvanlardan faydalanmayı yas aklamaların da Allahü teâlâ adına yalan söyledikleri apaçık ortadadır.

Onlar, hak üzerinde olduklarını sanıyorlar. Ancak hak nerede, onlar nerede? Hak, Ayyuk (Kızıl Yıldız) kadar onlardan uzaktır.

116 ﴿