2"(Ey müşrikler), dört ay daha yeryüzünde gezip dolaşın (seyyahat edin). Ve şunu bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. Şüphesiz ki Allah, kâfirleri mutlaka hezimete uğratacaktır." A- "(Ey müşrikler), dört ay daha yeryüzünde gezip dolaşın. Ve şunu bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz." "el- Ardz / yeryüzü"nden maksat, dünyanın bütün ülkeleridir. " yeryüzünde gezip dolaşın" dan murat ise:seyahati serbest kılmak, onlara savaş için hazırlık yapmak, ailelerinin ve mallarının savunmasını sağlamak, kaçacak yer bulmak gibi hususlarda onları kendi hallerine bırakmaktır. Yoksa onları seyahatle mükellef kılmak değildir. Demek istenen şudur: Bu, sizinle savaşmayı zorunlu kılan bir ihtardır. Bundan böyle, yeryüzünde dört ay süreyle güven içinde dolaşın. Sayı ve imkânlarınızı çoğaltmak için elinizden geleni yapın. Dilediğiniz her kapıya baş vurun. Ve şunu kesinlikle bilin ki, siz nereye giderseniz gidin ve hangi çareye baş vurursanız vurun, Allahü teâlâ'yı âciz bırakacak değilsiniz. Kaçmakla ve savunma önlemleri almakla kurtulamazsınız. B- "Şüphesiz kı Allah, kâfirleri mutlaka hezimete uğratacaktır." Allahü teâlâ, kâfirleri; -dünyada öldürülmek veya esir alınmak, -âhirette de ilâhî azaba uğratmak suretiyle zelil ve perişan edecektir. Bu kelâmda zahir ismin, zamir yerinde kullanılması (onları değil de kâfirleri denmesi), onların şirk ile vasıflandırılmaları, sonra küfür ile zemmedilmeleri ve hezimete uğratılmalarının sebebinin küfürleri olduğunu zımnen bildirmek içindir. Bu kâfirlerden maksat, bütün kâfirler de olabilir. Bu takdirde de muhatap kâfirler de öncelikle bunlara dahildir. Âyetteki dört aydan murat, savaşın yasak olduğu haram aylarıdır. Bir görüşe göre, bu aylar, Şevval, Zi'lka'de, Zi'lhicce ve Muharrem aylarıdır. Diğer bir görüşe göre ise, Zi'lhicce ayının yirmi günü ile Muharrem, Safer ve Rebiu'levvel ayları ile Rebiu'lâhir ayının da on günüdür. Bunlara Haram aylar denmiştir; çünkü bu aylarda savaşmaları yasak idi. Yahut Zi'lhicce ile Muharrem aylarındaki hürmetin, diğer aylar için de tağlib yoluyla kullanılmasından dolayıdır. Bir diğer görüşe göre, Haram ayları, Zi'lka'de ayının on gününden itibaren Rebiu'levvel ayının on gününe kadardır. Zira o sene Hacc, cahiliyye Araplarının yaptıkları ertelemeden dolayı o vakte rastlamıştı. Ertesi sene ise Hacc, Zi'lhicce ayına tesadüf etmişti. İşte Peygamberin : " Şüphesiz ki, zaman Allah'ın, gökleri ve yeri yarattığı günkü şekline dönmüştür." 9 hadisinin anlamı da budur. {Hacc ayını ertlemenin izahı bu sûrenin 36. âyetinin tefsirinde gelecektin} Rivâyet olunuyor ki, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Hicret'in dokuzuncu senesinde Hacc mevsiminde Ebû Bekir'i (radıyallahü anh) Hacc emiri tayin buyurdu. Sonra bu sûreyi hacılara okumak üzere Ali'yi (radıyallahü anh) el-Adbâ adındaki devesinin sırtında arkadan gönderdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) e; "- Ya Resûlallah! Bu sûreyi Ebû Bekir'e göndersen olmaz mı?" diye soruldu. O: "- Benim yerime bu vazifeyi ancak benim ailemden biri eda edebilir" buyurdu. Çünkü Arapların âdetine göre, bîr kabile adına muahede yapmak ve bozmak isini ancak o kabileden olan biri gerçekleştirebilirdi. Nihayet Ali (radıyallahü anh), hacc kafilesine yaklaşınca, Ebû Bekir (radıyallahü anh), devenin sesini duydu ve hemen olduğu yerde durup: "- Bu, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin sesidir!" dedi. Ali (radıyallahü anh) yanına gelince sordu: "- Emir olarak mı, memur olarak mı geldin?" "- Memur olarak geldim." dedi Sonra birlikte yola devam ettiler. Nihayet Terviye. (Arefe gününden önceki) günü Ebû Bekir (radıyallahü anh) bir hutba okudu ve hacılara Hacc menâsikînı (ibadetlerini) anlattı. Bayramın birinci günü de Ali (radıyallahü anh) Akabe Cemresi (büyük şeytan taşlama yeri) yanında ayağa kalktı ve hacılara hitaben: "- Ey insanlar, Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından size gönderilmiş elçiyim!" dedi. Onlar da: "- Bize ne getirdin?" diye sordular. Ali (radıyallahü anh), bu sûreden otuz veya kırk âyet okudu. Sonra dedi ki: "Bana dört şey emredildi: -Bu seneden sonra Beytullah'a hiçbir müşrik yaklaşmayacaklar. -Hiç kimse, Beytullah'ı çıplak olarak tavaf etmeyecektir. -Mü'min olmayan hiç kimse cennete girmeyecektir. -Andlaşmak herkesin andlaşma süresi tamamlanacaktır." 10 10 Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, Hicretin 9. yılında Tebük seferinden dönüşte haccetmek istemişti. Fakat müşıiklerin de hacca katılacaklarını, Beyti çırılçıplak tavaf edeceklerini düşündü. Gitmekten vazgeçti. Ebû Bekr'i (radıyallahü anh) hac emirı olarak görevlendirdi. Ebû Bekir (radıyallahü anh) hac yoluna çıkınca Berâe sûresinin baş tarafı nâzil oldu. Onu tebliğ etmek üzere Ali'yi (radıyallahü anh) gönderdi. Ali (radıyallahü anh) Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem), Adbâ ismindeki devesine binerek Arc denen yerde Ebû Bekr'e (radıyallahü anh) yetişti. Olayı anlatan Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) diyor ki: "- Ali (radıyallahü anh) bana Mina'daki evleri dolaşarak Berâe sûresini okumamı emretti. Bağırıyordum, Hatta sesim kısıldı." Sordular: - Neyi ilân ediyordun?" "- Dört şeyi; cennete mü'minlerden başka kimsenin giremiyeceğini, Bu seneden sonra hiçbîr müşrikin haccedemiyeceğini, Beyt-i Şerifı çıplak bir kımsenin tavaf edemiyeceğini, Ahdi olanlara dört ay süre verildiğini ve bundan sonra ahid tanınmayacağını ilân ediyordum. Müşrikler Berâe sûresini ilân ettiğimi işitince Ali'ye (radıyallahü anh), "- Dört ay sonra göreceksimz ki anıcan oğlu ıle aramızda vurup yaralamadan başka bir ahid olmayacaktır" dediler. Fakat bu müddet içinde bir çok insanlar İslâm'a rağbet ederek kimi istekli kimi isteksız onu kabul ettiler." (Sahih-i Müslim, Kitabü'l-Hacc, Beyt-i Şerifı Müşrikler Haccetmesin, Çıplak Olan Tavafta Bulunmasın ve Hacc-ı Ekber Gününü Beyan Bâbı) Zeyd b. Üseyd (radıyallahü anh) de şunları rivâyet ediyor: "Ali'ye (radıyallahü anh) sordum: -Hangi şey ile Mekke'ye gönderildin (Seeltü aliyye bi-eyyi şey'in bııiste)? Dedı ki (Kale): - Dört şey ile (bi-erbaa'): Cennete ancak Müslüman olan nefis girecektir. (Lâ yedhulü'l-cennete illâ nefsün müslimetün). Çıplak, Beytullâh'ı tavaf etmeyecektir (velâ yetûfu bi'l-beyti u'ryanü), Bu yıldan soııra Müslümaıılarla müşrikler bir araya gelmeyeceklerdır (velâ yectemıu'l-müslimûne ve'l-müşrikûne ba'de â'mihim hâza). Her kim ki onunla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) arasında ahd (andlaşma) vardır, onun ahdi, müddetine kadar câridir ve müddeti olmayanların müddeti dört aydır (ve men kâne beynehu ve beyne'n-nebiyyü (sallallahü aleyhi ve sellem) a'hdün fe-a'hduhu ilâ müddetihi ve men lâ müddete lehu fe-erbea'tü eşhurun)." (Sünen-i Tirmizî, Hacc Babları, Çıplak Tavaf Etmenin Kerahati Babı). |
﴾ 2 ﴿