105"Ve (Resûlüm) de ki: "- Dilediğinizi yapın! Allah da, Resulü de, mü'minler de artık sizin yaptıklarınızı göreceklerdir. Sonra da gaybı ve şahadeti bilen Allah'a döndürüleceksiniz. Artık O, size yaptıklarınızdan haber verecektir. A- "Ve (Resûlüm) de ki: "- Dilediğinizi yapın! Allah da, Resulü de, mü'minler de artık sizin yaptıklarınızı göreceklerdir." Bu âyet, hem sâlih amel ve tevbe için, hem de tevbe etmiş olan ilk mü'minler bakımından iyi halde sebat için bir teşviktir. Resûlüm, tevbenin ne kadar önemli olduğu anlaşıldıktan sonra onlara de ki: "- Artık dilediğinizi yapın. Yaptığınız hayır olsun, şer olsun, onu Allah da, Resulü de, mü'minler de göreceklerdir." Bu kelâm görünüşte, ruhsat verip onları muhayyer bırakmakta ise de iç yüzü itibariyle, teşvik ve uyarı ifâde eder ve "Yapığınızı Allah da... görecektir" cümlesi, bu teşvik ve uyarıyı te'kid eder. Bir hadîste şöyle buyurulur: "Eğer bir adam, kapısı ve penceresi olmayan bir kaya içinde bir iş yapsa, onun işi (ameli) her ne olursa olsun, mutlaka insanların içine çıkar (er geç, insanlar onu öğrenir)." Hulâsa, amelleriniz, sandığınız gibi insanlara gizli kalmaz. Eğer burada görmekten murat, gerçek mânâda ise, durum açıktır. Yok eğer ondan hayır veya şerrin karşılığı kastediliyorsa, o takdirde dünyevî karşılık söz konusudur. Medhü sena edilmek, güzel anılmak, değer verilmek gibi.. Ya da bunların karşıtları.. B- "Sonra da gaybı ve şahadeti bilen Allah'a döndürüleceksiniz. Artık O, size yaptıklarınızdan haber verecektir." Ölümden sonra, gizliyi de, açığı da hakkıyla bilen Allah'a döndürüleceksiniz. Bu kelâmda zamir yerine zahir ismin kullanılması ("O'na döndürüleceksiniz" yerine mevcut ifâdenin kullanılması), durumun ne kadar mehabetti olduğunu gösterir Gayb (gizli), önce zilnredilmiştir. Çünkü gayb âleminin, görünen âlemden daha geniş ve daha önemli olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Diğer bir görüşe göre ise, gaybın önce zikredilmesinin sebebi şudur: Duyularla hissedilmeyen gizli varlıklar, hissedilen varlıkların illetleridir (varhk sebepleridir) veya illetleri gibidir. Ve illetleri bilmek de, malumat sahibi olmanın illetidir. İşte bundan dolayı gayb ilmi, şahadet ilminden önce zikredilmiştir. Eivayete göre İbn Abbâs diyor ki: "Gayb, onların gizledikleri amellerdir. Şahadet de, onların açıktan yaptıkları işlerdir. Nitekim diğer bir âyette de: " Onlar bilmiyorlar mı ki Allah, onların gizlediklerini de açıkladıklarını da hakkıyla bilir." buyrulur. Bu mânâya göre, gaybın önce zikredilmesi, Allah'ın gizliyi de, açığı da kuşatmış olan ilminin her ikisine nisbetinin eşit olduğunu tesbit içindir. Allah'ın ilmi, suretin hasıl olması yoluyla meydana gelmez. Allah, bundan münezzehtir. Her şeyin kendi nefsinde var olması ve gerçekleşmesi, Allah'a nısbetie ilimdir. Bu mânâya göre, açık ve gizli şeylerin halleri arasında bir fark yoktur. Yahut gaybın önce zikri, mertebe itibariyle gizlinin açıktan önce geldiğini bildirmek içindir. Çünkü açığa çıkan her şey, mutlaka, ya kendisi, ya da yakın veya uzak unsurları ondan önce kalpte gizli olarak bulunur. Bu itibarla ilâhî ilmin, ilk halinde iken ona taalluku, ikinci halindeki ona taallukundan önce gelir. Allah, kıyamete kadar sürecek o geri döndürülmeden sonra, daha önce dünyada yaptıklarınız, hayır ise, hayır olarak ; şer ise, şer olarak karşılığını verecektir. Şu halde bu kelâm, hem mükâfat, hem de ceza va'didir. |
﴾ 105 ﴿