106

"Diğerlerinden (sefere katılmayanlardan) kimileri de Allah'ın emrini beklemek üzere geri bırakılmışlar (irca edilmişler)dır.

O, onlara ya azab, ya da onların tevbelerini kabul eder. Allah, her şeyi hakkıyla bilen (A'lîm)dir, hükümlerinde hikmet sahibi (Hakim)tlir."

A- "Diğerlerinden (sefere katılmayanlardan) kimileri de Allah'ın emrini beklemek üzere geri bırakılmışlar (irca edilmişler) dır. O, onlara ya azab, ya da onların tevbelerini kabul eder."

Tebük seferine katılmayan Medine halkından ve çevresindeki bedevi Araplardan günahlarını itiraf edenlerden başka diğer bir grup daha vardı ki, onların durumu, Allah'ın (celle celâlühü) emrine ta'lik edilmişti.

İbn Abbâs diyor ki:

Bunlar Kâ'b b. Mâlik, Mürare b. Rebî' ve Hilâl b. Ümeyye idi. Adları geçenler, Ebû Lübâbe ve arkadaşlarının yaptığı gibi tevbe ve özür beyânında acele etmeyen, kendilerini Mescidin direklerine bağlamayan; pişmanlık, üzüntü ve ıstırablarını açıkça göstermeyenlerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da, onları öylece bekletti ve Ashabını onlarla konuşmaktan, oturup kalkmaktan men'etti. Bu zâtlar, Bedir mücahidlerinden oldukları halde Ashâb, onları terk etti. İnsanlar da onlar hakkında değişik şeyler söylüyorlardı.

Kimileri,

"- Bunlar helâk oldular!" kimileri,

"- Umulur ki, Allah onları bağışlar." diyorlardı. Kimilerine göre de onların işi Allah'a kalmıştı:

Mevcut hal üzere kaldıkları takdirde azaba uğrayacaklardı.

Nifakta ısrar ettikleri takdirde yine azaba uğrayacaklardı; fakat bu düşünce doğru ve isabetli değildir; çünkü onlar, münafıklardan değildi.

- Onların, niyetleri hâlis, tevbeleri samimi ise, Allah, elbette tevbelerini kabul ederdi. 33

B- "Allah, her şeyi hakkıyla bilen (A'lîm)dir, hükümlerinde hikmet sahibi (Hakîm)dır."

Allah (celle celâlühü), elbette onların hallerini hakkıyla bilir ve onlar hakkındaki icraatında da hikmet sahibidir.

106 ﴿