10

"Yine andolsun ki, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra ona bir nimet tattırırsak;

"- Kötülükler benden gitti!" der; mutlaka şımarır kibirlenir"

Yani ona, hastalıktan sonra sağlık, yokluktan sonra varlık ve sıkıntıdan sonra ferahlık gibi bir nimet tattırırsak mutlaka "Beni üzen musibetler artık benden gitti ve emsali bir daha başıma gelmez" diyecektir. Nitekim şerir insanların hali budur. Zira o kötülüklerin benzerlerinin varid olmasının beklentisi, onların sevincini bulandırır ve hayatlarının tadını kaçırır.

Rahmet ve nimetler hakkında;

- lezzeti ve rağbeti bildiren tatmak;

- sıkıntılar hakkında ise, asgarî teması bildiren dokunma fiilinin kullanılması, birincinin Allah'a (celle celâlühü) isnad edilmesi, apaçık bir mükemmeliyet ifadesidir.

Burada, Allah'ın muradı, rağbet edilen hayrı olabildiğince güzel bir biçimde kullara ulaştırmaktır ve O, kulları için ancak kolaylık diler, güçlük dilemez.

Kulların güçlüklere uğraması da, ancak kötü seçimleri yüzünden ve az bir zaman için dür. Sanki o kötülük yalnız bedene dokunur da hiç tesiri olmaz.

Kullardan rahmetin alınması ise, yukarıda belirtildiği gibi, onların nimetlere nankörlük etmeleri sebebiyledir.

Fakat kul o, nimetlerle şımarır, aldanır ve iftihar eder, gururlanır. Bundan dolayı o nimetlerin hakkını eda etmez.

10 ﴿