6

"İşte böylece Rabbin seni seçecek. Sana rüyada görülen olayların yorumunu da öğretecek ve daha önce iki atan İbrâhîm ve İsmail'e nimetini tamamladığı gibi, sana ve Yakub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü şüphesiz Rabbin, Alîm'dır (her şeyi bilendir); Hakîm'dir (her işinde hikmet sahibidir)."

A- "İşte böylece Rabbin seni seçecek."

Bundan önce Yakub (aleyhisselâm), o rüyanın büyük bir anlam ifade ettiği ve ardından birçok faydalar hâsıl olacağı konusunda Yûsuf'un dikkatini çekmiş ve kardeşlerinin, sonuçlarının hâsıl olmasını engellemelerine veya o sonuçların yolunu zorlaştırmalarına sebep olacak ifşasından onu s akın dır misti. Bu âyette de, o rüyanın yorumunu icmali olarak yapmaktadır.

Yani misal âleminde, o yüksek ve parlak cisimlerin sana secde etmesi gibi, onun gereği olarak ve ona uygun bir şekilde Rabbin, Cenâb-ı kibriyası için sem seçecek; seni bütün yaratılmışların eşrafından ve en yüksek insanlardan üstün kılacak ve gördüğün rüyayı eksiksiz olarak bu âlemde gerçekleştirecektir.

Buradaki teşbihten murat, misal âleminde görülen suretler ile bu âlemde gerçekleşen suret ve şekiller arasındaki benzerliği beyan etmektir. Yani misal âleminde o muazzam cisimler sana boyun eğdikleri gibi, bu âlemde de insanlar sana boyun eğecekler ve sana kemal-ı itaatlerini, bildireceklerdir.

Bundan murat, Yûsuf'un (aleyhisselâm) ebeveyninin ve kardeşlerinin ona itaatidir. Ancak bunun duyulmasından endişe ettiği için bunu sarahatle söylememiştir.

B- "Sana rüyada görülen olayların yorumunu öğretecek"

cümlesi, teşbihe dahil değildir. Yakub (aleyhisselâm), bu sözleriyle, yorum ve izah olarak, söylediklerini pekiştirmek, gerçekliğini tespit etmek ve anlattıklarıyla Yûsuf'u tatmin etmek istemektedir.

Burada olayların yorumundan murat, rüya yorumudur. Bu da, o ilmin tamamıdır, yahut onun yararlı bir kısmıdır ki, onunla, Yûsuf, babasının söylediklerine muttali olacak.

Bu kelâmın, makablini te'kıt ve kendisinden sonra gelecekleri kabule teşvik ettiği açıktır.

Diğer bir görüşe göre ise, hadislerin yorumu, Allah'ın (celle celâlühü) Kitabının ve peygamberlerin sünnetlerinin kapalı olan ifadelerinin yorumu demektir. Ancak birinci görüş, daha zahirdir.

Sanki Yakub (aleyhisselâm) bu sözleriyle, ilende Yûsuf'un, iki zindan arkadaşının rüyası ile hükümdarın rüyasını yorumlamasına ve bunun, nimetin tamamlanması olarak ifade edilen o büyük riyasete Allah'ın (celle celâlühü) kendisini eriştireceğine vesile olacağına işaret etmiştir. Yakub (aleyhisselâm) bunu ancak İlâhî vahiy ile anlamıştı. Yahut Yakub (aleyhisselâm), mutlak olarak, bu hasletin, Yûsuf'un (aleyhisselâm) durumunun ortaya çıkmasına sebep olacağını kast etmişti.

Buna göre Yakub'un (aleyhisselâm) bunu bilmesi, ferâsetiyle kanıtlardan, delillerden, emarelerden ve işaretlerden anlam çıkarmasıyla olmuştu.

Yani Allah'ın (celle celâlühü) bu gibi rüyaya muvaffak kıldığı kimsenin, o rüya ile benzerlerinin yorumuna ve rüyaların âfâkî (genel) ve enfüsî (özel) olanlarını birbirinden ayırt etmeye muvaffak kılınması gerektiğim anlamıştı. Çünkü bu hal, Yûsuf'un (aleyhisselâm) misal âleminde son derece imkân sahibi ve o âlemdek tasarruflarının pek kuvvetli olduğuna delâlet ediyor.

İşte bundan dolayı Yûsuf (aleyhisselâm), o âleme taallûk eden irfanların akışına ve bu âlemde ona uygun olarak vâki olan temsilî şeylerin kabulüne daha yatkın olur ve o iki âlemden birinde görülen suretler ile ona uygun olarak başka bir âlemde gerçekleşen varlıklar arasındaki nispetlere daha kuvvetli olarak vâkıf olur. Ve bu üstün vasıf, sahibinin durumu için bir örnek ve hükümlerinin cereyanının bir mihveri olmakdır. Zira her peygamberin, eserlerini ve icraatını gösteren bir mucizesi olmakdır.

C- "Daha önce iki atan İbrâhîm ve İsmail'e nimetini tamamladığı gibi, sana ve Yakub soyuna da nimetini tamamlayacaktır"

İlâhî nimetin tamamlanması demek, peygamberliğe ilâve olarak hükümdarlığın da verilmesi ve peygamberlik için bir ilâve destek kılınmasıdır. İlâhî nimetin tamamlamasını ifade eden cümle ile bağlantılı olduğu cümle arasında rüya yorumunun öğretilmesini ifade eden cümlenin zikredilmesi, onunla ifade edilen vasıf, peygamberliğin ayrılmaz vasıflarından olduğu içindir.

Bir de, hariçte gerçekleşme sırası gözetilmiştir. Ayrıca işaret ettiğimiz gibi, onun eseri, nimetin tamamlanmasına vesile olduğu içindir. Rüyanın, kendisi de Allah'ın nimetlerinden sayılabilir. Böylece kendisinin eriştiği bütün nimetler, burada belirtilen nimetin delili ve unsurları olur.

Âyette zikredilen Yakub'un soyu ve ailesi, onun çocukları ve diğer zürriyetlerıdir. İşte Allah Yakub'un ailesine de nimetini tamamlamıştır; çünkü Yûsuf'un (aleyhisselâm) kendi kardeşlerini, ışıkları hidâyet kaynağı olan yıldızlar şeklinde görmesi, Allah'ın (celle celâlühü) nimetlerindendir. Zira bu rüya, Yakub'un ailesinin geleceğinde peygamberlik olduğunu göstermektedir.

Böylece onun ailesinin üstünlüklerinden kuvveden fiile çıkan her şey, mutlaka o nimetin tamamından bir parça olur. Eğer o nimetin tamamlanmasından, hükümdarlık kastedikrse, Yakub'un (aleyhisselâm) çocuklarına göre nimet olması, onun sonuçlan olan izzet, mevki-makam ve maldan faydalanmaları itibarıyladır.

Allah'ın (celle celâlühü) nimetini, Yûsuf’un iki atası İbrâhîm ile İshak'a (aleyhisselâm) peygamberlik nimetini vermesi, İbrâhîm'i Haki edinmesi, onu ateşten ve oğlunu kurban olmaktan kurtarması, İshakin (aleyhisselâm) da, yerine büyük bir kurban bağışlanarak kurban edilmekten kurtarılması, onun sulbünden Yakub ile Esbâti dünyaya getirmesidir. İşte bunların her biri büyük nimet olup peygamberlik nimetine bir ilâvedir.

Teşbihin gerçekleşmesi için, kendisine teşbih yapılan şeyin, bütün vasıflarının, teşbih edilen şeyde de bulunması gerekmez. Kendisine teşbih edilende, nimetin tamamlanması ile iktifa edilmesi ve peygamberlik için seçildiğinin belirtılmemesi, zikredilen ile yetinmek kabilindendir. Zira nimetin tamamlanması, peygamberlik için seçilmeyi gerektiren nimetlerin önce olmasını mutlaka gerektirmektedir.

D- "Şüphesiz Rabbin, Alîm'dir; Hakîm'dir"

Yani senin Rabbin, zikredilen şeyleri yapar; çünkü o, her şeyi bilendir. O halde peygamberlik için seçilmeye, onun gereklerinden olan mezkûr öğretmeye ve mezkûr veçhile umumî nimetlerin tamamlanmasına layık olanı da bilmektedir. Ve O, bütün icraatını hikmet ve maslahatın gerektirdiği biçimde gerçeldeştirmektedır. Bu itibarla O, yaptıklarını ılım ve hikmet kurallarına uygun biçimde yapmaktadır.

6 ﴿