50"Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin!" Elçi, Yûsuf'a gelince, Yûsuf dedi ki: Efendine dön de, ona sor ki, ellerini kesen kadınların hak ne ıdı? Şüphesiz benim Rabbim, onların hilesini çok iyi bilendir." A- "- Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin!" Elçi hükümdarın yanına dönüp rüyasının yorumunu bütün ayrıntılarıyla kendisine anlattıktan sonra hükümdar, onun ilim ve faziletini anladığı için, "onu bana getirin!" diye emir verdi. B- "- Elçi, Yûsuf'a gelince, Yûsuf dedi ki: - Efendine dön de, ona sor, ki, ellerini kesen kadınların hak ne idi? Şüphesiz benim Rabbim, onların hilesini çok iyi bilendir." Hazret-i Yûsuf’un, "o hâdiseyi araştırmasını talep et" anlamına gelecek bir ifade kullanmaması, kendi suçsuzluğunun ve nezihliğinin ortaya çıkması için, hükümdarı ciddiyetle bunu araştırmaya teşvik etmek içindir. Zira soru, yöneltildiği kimsenin, araştırmanın azamisi için gayret göstermesinin heyecanını verir. Talep ise bazen hafife alınıp ona aldırış edilmez. Hazret-i Yûsuf, azizin karısının yüzünden onca üzüntü ve sıkıntı gördüğü halde bu sözlerinde azizin karısından bahsetmemesi, aziz ile aralarındaki hukuku gözetmek ve o kadının hilesinden sakınmak içindi. Zira Hazret-i Yûsuf, o kadının hâlâ düşmanlığını sürdürdüğüne inanıyordu. Diğer kadınlara gelince, Hazret-i Yûsuf, onların hakkı açıklayacaklarını ve azizin karısının, kendisinden murat almak istediğini ve kendisinin ise ismet ve iffeti bırakmadığını ikrar ettiğine şahadet edeceklerini umuyordu. İşte bundan dolayıdır ki, Hazret-i Yûsuf, o kadınları, ellerim kesmekle vasıflandırdı; fakat onların da kendisinden murat almak istediklerini ve kendisine, "Kadın efendine itaat et" dediklerini sarahatle belirtmeyip "Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilendir" cümlesiyle buna imada bulunmakla yetindi. Zira Hazret-i Yûsuf, o kadinlara karşı güzel davranmak istiyordu. Onlara kötülük isnat ettiği takdirde bunu duyduklarında kendilerini savunmaya kalkışmalarından ve hükümdarın yanında ona düşmanlık yaparak kötü şeyler söylemelerinden endişe ediyordu. |
﴾ 50 ﴿