54

"Hükümdar dedi ki:

Onu bana getirin; onu kendime özel danışman edinmek isterim.

Onunla konuşunca dedi ki:

Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisisin."

Hazret-i Yûsuf’u getirdiklerinde hükümdar onunla konuşunca böyle dedi. "Yûsuf'u getirdiler" cümlesinin hazfedilmesi, getirmenin süratle gerçekleştiğini zımnen bildirmek içindir. Sanki o emir ile ihzarı ve kendisiyle konuşma arasında hiç zaman yokmuş gibi.

"Bugün" ifadesi, yüksek makam sahibi ve güvenikr olması sürecinin, konuşma ânından itibaren başlamış olduğunu göstermek ve bu görevin başlamasını engelleyecek herhangi bir ihtimali ortadan kaldırmak içindir.

Rivâyet olunur ki Yûsuf (aleyhisselâm) elçi kendisine gelince zindandan çıktı ve kendi ailesine dua etti ve yıkanıp yeni elbiseler giydi, Nihayet hükümdarın huzuruna girince, şöyle dua etti:

Allah'ım! Senin hayrın vesilesiyle onun hayrını Senden diliyorum ve Senin izzet ve kudretinle onun şerrinden ve başkasının şerrinden Sana sığınıyorum! Sonra hükümdara selam verdi ve ibranî lisanıyla ona dua etti. Hükümdar, ona:

Bu lisan nedir? Diye sordu. Hazret-i Yûsuf da:

Bu, atalarımın lisanıdır, diye cevap verdi. Hükümdar, yetmiş lisan biliyordu. Hükümdar bu lisanlarla Hazret-i Yûsuf'la konuşmaya başladı. O da, bütün o lisanlarla kendisine cevap verdi. Hükümdar buna şaşırdı kaldı. Sonra hükümdar dedi ki:

Ben rüyamı bizzat senden dinlemek istiyorum. Yûsuf (aleyhisselâm) da, rüyasının yorumunu, onun rüyada gördüğü gibi inekler ile başakların ne anlama geldiğini ona anlattı. Bunun üzerine hükümdar, Yûsuf’u kendi yerine tahta çıkardı ve yetkilerini ona devretti.

Diğer bir görüşe göre o günlerde Aziz Kıt lir öldü. Hükümdar, Yûsuf'u (aleyhisselâm) azizin yerine tayin etti ve onu Azizin karısı Raîl (Züleyha) ile evlendirdi. Yûsuf (aleyhisselâm), onu bakire buldu ve ondan İfrayîm ve Mışa adlarındaki çocukları oldu.

54 ﴿